Seni Seviyorum

“Seni seviyorum, mükemmelsin, şimdi değiş!”

Sanat, en güçlü büyüdür. Büyünün ne demek olduğunu iyi anlamak gerek! Büyü, insanın kendi gücünü, kendini buluşudur. En eski ritüellere bakın! İçinde mutlaka müzik ve dansın olduğunu görürsünüz. İnsan böylelikle kendinden geçer ve gerçekliğin kapılarını aralar, taşıdığı parçalar dillenir, koyu bir sohbet başlar! İşte tiyatro budur! İnsanın, kendi içindeki parçalarla dilleşmesi!

İlişkiler yatırılmış masaya! İnsan bir bedende ne çok kişi olduğunu hatırlıyor, oyunun bir araya gelerek büyük resmi görmemize yardımcı olmaya çalışan parçaları arasında! Ne komik! Bir arada olanlar, özgürlüğün hayalini kuruyor!  Sözüm ona özgürler, bağlanabilecekleri birilerini arıyor!

Bir zaman yolculuğuyla türevlenen farklı başlıklarla inceleniyor tüm bunlar! Ana tema çok değişmiyor aslında ve oyun, birçok yere uğruyor! Neleri eksik bırakmış olduğumuz, neleri tamamlamanın vaktinin gelmiş olduğu gözler önüne seriliyor ki ötesinde, yaşatılıyor! Belki de büyü bu! Sende öyle bir ışık yakıyor ki yıllarca onu uyandırabilecek olanın peşinden koşmaya gerek kalmıyor!

seni-seviyorum

 

Ben epey sağlam kararlarla çıktım oyundan! Epey de keyifliydim, şapşal şapşal sırıtıyordum! Oyunun tatlı oyuncularından Sevgili Begüm Günceler’e paylaşımlarıyla bu güzel oyunu görmeme vesile olduğu için sonsuz teşekkür ederim… Tüm ekip öyle güzel bir uyum içindeydi ki! Bildiğiniz eğleniyorlardı, rengarenk kelebekler gibi çiçekten çiçeğe uçuşuyorlardı ve sizi de bu büyülü atmosferin içine alıyorlardı!

Sesler, müzik, danslar, diyaloglar, altında saklı mesajlar… Sezon finaliymiş önümüzdeki hafta, ben de ucundan yakaladım hazır Venüs de boğada, havada aşk kokusu varken! Merkür de  bizi alttan alttan özgürleşme vakti gelmiş olanlara çağırarak dürütüklerken atın kendinizi oyuna, bir tozunu toprağını atın derim ruhunuzun! Benden demesi!

Sizi seviyorum,

Yazar Hakkında

25 Şubat 1989’da fırtınalı bir gecede dünyaya gelmişim. Üç gece ha doğdum ha doğacağım diye hastane yollarını teptirmişim. En nihayet emin olup yeryüzüne inmişim. Fırtınayı hep sevdim, sağlamcılıktan da vazgeçmedim. Lise zamanlarına kadar epey inek bir öğrenciydim. Harçlıklarımla yeni test kitapları alır, test çözerken şarkılar söylerdim. Bir müddet babaannemlerle yaşamıştım. Babaannemin bu değişik çalışma biçimime olan şaşkınlığını hissederdim. Çalışmayı hep sevdim, kendi yönetmlerimle bunu yapmayı daha çok sevdim. Fen lisesini kazanmıştım. ‘’ Bu öğretmenler beni değil notlarımı seviyor! ‘’ diye fabrikatör kızıyla fakir ama gururlu delikanlıyı andırır bir duygu krizi yaşamıştım. Bu benim için dönüm noktasıydı. Artık daha az çalışıp daha çok yaşıyordum. Rehber öğretmenimle düzenli görüşmelerim oluyordu. Kendimi sosyal çalışmalara verdim. Fen lisesinde bunu( şiir dinletisi, tiyatro ) yapmaya kalkınca biraz ortalık karışmıştı. İTÜ Mimarlık fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü kazandım. Konservatuvar istiyordum. Üç sene boyunca her aralık ayında okulu bırakıp konservatuvar sınavlarına hazırlandım, olmayınca geri döndüm ve en nihayet ‘’ Her şeye rağmen bırakıyorum! ‘’ deyip yarı zamanlı, özel bir konservatuvara kaydım olmuş buldum kendimi! Bu zaman zarfında part- time bir fast food firmasında kasiyer olarak( bir buçuk yıl ) ve ardından bir kafede falcı olarak( üç buçuk yıl ) çalıştım. Açıköğretimden sosyoloji bölümüne kaydımı yaptırdım. Son sınıftayım. Üç aylığına Antalya’ya gidip iki buçuk sene orada yaşadım ve birçok ruhsal eğitim( Reiki Master, EFT( Duygusal Özgürleşme Teknikleri ), Şamanik rüya, Yaşam koçluğu, Meditasyon… ) alarak kendi derinliklerime bir yolculuğa çıktım. Deneyimlediğim Tarotu yeni bir bakışla yorumladım ve ona, bünyesinde barındırdığı numeroloji ile astrolojinin inceliklerini kattım. Şimdi yazıyorum, aslında okuyorum ve bunu seviyorum. Sizi seviyorum, Hüseyin Akdağ

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir