Sev(il)mekten Kork(ma)mak

Birine “seni seviyorum” demek, ona çok yük yüklemek gibi geliyor bazısına. O zaman şu canım gökyüzünün, şu güzelim denizin, her gün azalan ağaçların, sokaktaki tüm kedi ve köpeklerin ve hatta sadece bir elmanın da borcu olmaz mıydı sevdiğini söyleyene? Söylemek değil marifet; gerçekten sevebilmek. “Dünyadaki en büyük mutluluk sevmek ve karşılığında sevilmektir” diyordu biri. Katılmıyorum! Sevgi bir borç – alacak ilişkisi değildir. Sevgi tek yönlüdür, ya verilir ya da alınır. Çift yönlü olanına sevişmek denir. Ne güzel bir kelimedir…

İnsan neden korkar ki sevilmekten?

Sevmekten korkanı anlarım, ki birçoğunun altında kaybetme korkusunun yattığına bizzat şahit oldum. Kaybetmekten korkulan ise değişkenlik gösteriyordu. Kimi “sevişmeden” önceki ortamı, paylaşımları, arkadaşlığı kaybedeceğinden korkuyordu. Kimi kendini kaybetmekten, kimliğini yitirmekten, kişisel alanının kalmayacağından korkuyordu. Kimi ise sevdiğini kaybetmekten korkuyordu. Sanki kendisi hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyordu.

“Sevginin karşıtı nefret değil korkudur” diyor biri. Buna katılabilirim işte!

İnsanı en çok korku yorar, demiştim zamanında; kimse anlamamıştı. Korku, insanı yalnızlığa götüren en güçlü duygudur. Yalnızlık kötü bir şey değildir, yalnızlıktan korkmak gerekmez; fakat yalnızlığın sonu sağlıksız ilişkiler ve sevmeyi unutmaktır. “Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin” demiş ya adam, doğru söylemiş.

Her tür tehlikeye gözü kapalı atlayana cesur denmez. Cesaret, korktuğu halde mücadeleyi bırakmamaktan gelir. Korkmayan insan yoktur, korkularının üzerine giden insan vardır. Mutlu olmayı da en çok onlar hak eder. Korku, insanın o güzelim kalbinin etrafına yıkılması imkansız, metrelerce yükseklikte surlar örer. Cesur ise o surlardan aşağı atlamaz, o surları yıkmanın bir yolunu bulur. İçeriden yıkamadığı durumlarda da dışarıdan yardım alır. Yardım istemek yardım isteyeni küçültmeyeceği gibi, yardım edeni de yüceltmez. İkisi “Bir” olur “Birlikte” yükselirler. O kadar yüksek surları aşmak daha fazla yükselmeyi ister.

Hey Rapunzel, saçlarını aşağı sarkıtsana! Seni sevdiğim için hiçbir borcun yok bana ve herhangi bir sorumluluğun da… Aksine, seni sevmeme izin verdiğin için ben teşekkür borçluyum sana. Gel birlikte aşalım şu surları. Korkma!

29.06.2018/Cuma

Yazar Hakkında

Pitch Black Process'in bas gitaristiyim. 1996'dan beri yazıyorum, biraz daha uzun bir süredir de okuyorum :) Bir garip yolcuyum hayat yolunda...

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir