Hayatında hiç yanlış anlaşıldığın oldu mu? Eminim olduğuna. Peki bu durumda senin de bazı şeyleri yanlış anlıyor olma ihtimalin olabilir mi acaba?
En basiti, bundan birkaç sene evvel sosyal medyada ”Bu elbise mavi mi, beyaz mı?” tartışmasında gözünün gördüğünden hiç mi şüphe etmedin?
Peki kısa bir süre önce yine sosyal medyada yankı uyandıran “Laurel mı, Yanny mi?” diyor ikileminde? Tüm dünyayı ikiye bölen bu örneği göz önünde bulundurduğunda, duyduğunun her zaman doğru olduğunu söyleyebilir misin?
Gülen bir kadın resmine baktığını farz et. Eğer sen içten içe mutsuz ama dışarıya karşı neşeli gibi görünmek için maske takıyorsan, bu resmin doğal olmadığına, poz olduğuna inanıyorsun. Çapkın bir adam veya kadınsan ya da geçmişte çok sevdiğin biri tarafından aldatıldıysan, bu gülen kadının “arandığını”, yani sevgili bulmaya çalıştığını düşünüyorsun. Kendiyle barışık hissetmediğin bir gün baktığında ise kadının “narsist” olduğunu düşünüyorsun. Oysa ki baktığın, sadece gülen mutlu bir kadın resmi!
Gerçek şu ki sen “Ol’anı Ol’duğu gibi değil, algıladığın gibi” görüyorsun. İnsanları, hayatı, evrenin sistemini ve hatta kendini bile algıladığın gibi zannediyorsun! Bu senin illüzyonun!
Mesela bazı insanlar ve durumların “toxic” olduğunu düşünüp kaçıyor musun? Halbuki sen ne kadar uzak durursan dur, birinden kaçsan bir diğer benzerine yakalanıyorsun, değil mi? “Neden bu insanlar hep beni buluyor?” diye de dert yanıyorsun. Çünkü kaçmak çözüm değil. Çözüm, karşındaki insanı “değiştirmeye çalışmak” hiç değil. Hayatta hepimiz birbirimizin rehberiyiz ve evren, seni sana aynalayacak insan ve durumlarla buluşturuyor.
Her gün arayıp kendi dertlerini anlatan, kendi başına bir şey geldiğinde seni günlerce esir alan; ancak senin bir konuda yardıma ihtiyacın olduğunda ortadan kaybolan arkadaşını bencillikle suçluyor musun? Daha da trajikomik olanı, ondan kaçmıyor; ancak arkasından sürekli konuşuyorsundur belki.
Seni rahatsız eden o kişinin sana neyi aynaladığını görebiliyor musun? Belki senin de biraz üzülmeye, ağlamaya veya derdini anlatmaya ihtiyacın vardır. Yoksa sen mod’un düşük olduğunda kendine bile şefkat göstermeyip “aa hadi kalk dışarı çık, ne bu böyle çocuk gibi” diyenlerden misin? Belki sen de etrafa karşı sürekli neşeli ve pozitif görünen maskeni çıkarıp rahatlamalısındır.
Ya da belki tam tersi, seni rahatsız eden, hayata pembe gözlüklerle baktığını düşündüğün kız kardeşindir. Acaba kendine üzülmesi ve ağlaması için fazla izin vermiş olabilir misin? Belki de artık hayatın güzel yanlarını görmeye başlamalısındır.
Gördüğün her şey sana seni aynalıyor. Dışarıda sana rahatsızlık veren her şey, senin içindekiyle ilgili! Dedikodu yaparken, yargılarken, suçlarken, şikayet ederken, hatta birine alındığında, birinin seni kırdığını veya üzdüğünü düşündüğünde aklının bir köşesinde olsun.
Türk edebiyatının unutulmaz ismi Peyami Safa çok güzel söylemiş, “Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. Anlarsan değişmen gerekir”