Yaşamın içinde sürüklenirken çarptığım hastalık beni hiç vakit kaybetmeden tüp bebek tedavisi ile hamile kalmaya mecbur bıraktı. Yakalandığım hastalık eğer bu yöntemle bir bebek sahibi olmazsam asla anne olamayacağımın özetiydi. Hızlı bir şekilde tedavi başlandı. Üçüz bebeklerime hamile kaldım. Bu mutluluğum 3 bebeği taşıyamayacağım ve hepsini kaybetme riskimin olduğu sonucu ile hüsranla bitti. En doğru karar bir tanesinin karnımda ex yapılmasıydı. Şimdiki aklım olsa asla izin vermezdim ama o zamanlar, ah o zamanlar…
İkiz bebeklerim ve ben çok zor bir süreç yaşadık. Hem yanlış doktor tedavisi hem ağır travmatik deneyimler beni 24 haftalıkken erken doğuma götürdü. Biri 520 gr diğeri 980 gr iki kızım doğdu ve kalp damarları hasar gören benimle günlerce yoğun bakımda kaldılar. Ben çıktığımda onlar hala yaşam savaşı veriyorlardı. 980 gr olan, adını Fatıma koyduğum kızım yaşam savaşını günlerce süren çabasının sonunda kaybetti. 520 gr doğan ve adını Zehra koyduğum kızım 8 aylık süreçte; 20 ameliyat ve bir komadan sonra hastaneden çıktı…
Görme ve yürüme engeli olan kızım hayatımda bana bir an bile zorluk yaratmadı. Ancak yaşam, çevre koşulları, yargılar, şartlar beni 20 yıl boyunca çok yordu. En son pes dedirten zorluklar anaokulları onu kabul etmeyince, okul zamanı okullar başka çocukların psikolojisi bozulur diye almayınca, özel okula yardımcısı ile birlikte göndermeme rağmen onu sınıfa kilitleyip gitmeleriyle başladı. Bunlar katlanarak artınca ben, sadece ben mi varım engelli çocuk annesi deyip çareler aramaya karar verdim.
İlk olarak, Parıltı Görmeyen ve Az Gören Çocuklara Eğitim Destek Derneği’ni (şimdi büyük bir rehabilitasyon merkezi) kurdum. Sonra Türkan Sabancı Görme Engelliler Okulu’nda Çok Engelli Çocuklara Eğitim Merkezi’nin kurulmasına, okullarda kaynaştırma kararının çıkarılmasına, ilaç, asansör, yollar vs. gibi alanlarda Braille harflerinin kullanımına öncülük ettim. Görme engelli ve yarı felçli, çocuk esirgeme kurumuna bırakılmış Rahma’nın 18 yıldır koruyucu annesiyim. Rahman şimdi Üniversite’de okuyor (yüzlerce Rahmanları eğitime ve hayata katmak istiyorum.)
Tüm bu çalışmalar daha fazla yapılması gerekenler var kararına sürükledi beni. Ve bir televizyon programı hayal ettim. Konusunda başarılı olmuş engelli bireylerle aynı konuda başarılı olmuş ünlüleri bir araya getirip sohbet etmelerini sağlamak. Bir TV kanalında onaylanan program Hülyanida İle EngelSİZ olarak başladı. İlk program Azra Kohen ile kullanabildiği tek uzvu olan parmağı ile kitap yazan Rukiye ile başladı. Ardından, Ömür Gedik ve Rehber köpekler deneği kurucusu Görme engelli bulunan Nurdeniz Tuncer, Özgün ve Görme engeli bulunan müzik öğretmeni Deniz, Nida Şan ve Yürüme engeli bulunan saz sanatçısı Serhat Atasoy, Umut Oğuz ve Görme engeli bulunan Stand upçı Hamza Demir, Çağatay Öztürk ve serebral palsili Tuğba Erbilen Gültekin ile yapılan programlar kısa zamanda büyük ses getirdi.
Engelli ve Engelsiz farkını ortadan kaldırıp, empatiyi güçlendirmeyi amaç edinen program büyük bir sürpriz olarak Medipol Üniversitesi’nde bu yıl ikincisi düzenlenen ödül törenine davet edildi. 2019 yılının en çok farkındalık yaratan program ödülüne layık görülen programımı 10 milyon engelli birey adına aldım. Bu organizasyon ve duyarlılıkları için Medipol Üniversitesi İnsan Kaynakları son sınıf öğrencilerine ve buna öncülük eden öğretmenleri Doç. Dr. Pelin Vardarlıer’e sonsuz teşekkürler.
6 program ile sesini duyurmayı başaran Hülyanida ile EngelSİZ 2020 yılında programın devam edebilmesi için sponsor veya bu programa sahip çıkacak bir kanal arayışında. Dilerim bu köşeden Türkiye’nin dört bir köşesine sesim ulaşır ve eşit yaşam hakkına sahip olması gereken tüm insanlık için program hayat bulur.
Hülyanida Şahin