Işık bedeninizi onurlandırın

Bizleri yüksek bilincin doğasına davet eden kadim bilgilerle, ilahi mesajların özümlenebilmesi ve aydınlanma süreçlerinin yaşanabilmesi için kendimizden başlayarak, kendimize doğru bir yolculuğa çıkacağız.

Bilincimiz, onu aşkın bir düzeye ulaştırabildiğimizde ışıklanacak. Maddenin elektromanyetik spektrumundan kurtulabilenler ise, sonsuzla birliği dileyecekler.

Değerlerimizi, edimlerimizi hangi güç alanlarına bağladığımıza dikkat etmeliyiz. Bu aşamada, enerjimiz transforme edilir ve bizi, ayni türden frekanslara uyumlaması beklenilir. Uyumun doğru frekanslara ayarlanması, tıpkı gürültülü bir radyoda ince bir ayar yapıyormuşçasına, saf sesleri arayıp bulmaya çalışmaktır.

Sahiplenmenin yorucu gücü, gurur ve ön yargıların tutsaklığı ile birleşir, insanın benliğine sımsıkı kayıtlanarak, kendi kendisini madde ile büyülemesine yol açar. Büyüsünü bozmak isteyen; asil bir iradenin ahengi ve Öz’ün sadeliği içinde içsel ışığını açarak, ışık bedenini onurlandırmalıdır.

Işık Beden’in fiziki olana üstünlüğü; fizik bedenin adeta latif hale gelmesini, şifayı ve farkındalığı sağlar. Ruhun gereksinimi olan her çalışma, yaşantımız burada sürerken, ruhsallığımızın bir uzantısı olan Işık Beden’in gelişimini tamamlamaya yardımcıdır.

Gizemcilikte önemli bir yeri bulunan Işık Beden; Batı geleneğinde Işık, Doğu geleneğine ise, Elmas Beden olarak adlandırılan haldir. İslam ezoterizminde Nurlanma olarak da anılır. (Radiant Body)

İnsan, yavaş yavaş saflaşarak, iç güçlerini dönüştürme olanağına, acıları dindirme gücüne sahiptir. Değişim adına bir çok şeye veda ederek kendi üzerimizde disiplin sağlamak zordur. Ancak; iradesiyle Cism’ini birliğe yönelten yükselebilir.

Işık bedeni, psişik bir mutasyonla, insanı, hastalıklardan, çirkinlikten, yaşlanma etkilerinden uzak tutar, gizli arşivimizi düzenleyebilir. Işık Beden yaratabilmek; Okültizmde ve Batı Geleneği’nde özgün bir Törensel Maji çalışması gerektirse de, aslında ezoterik anlamda, riyazat ve tefekkür yoğunluğu halinde, kalbin arınması ile, böyle bir beden var edilebilir. Dolayısı ile, tefekkürün yoğun ölçüde hayata geçirilmesini kapsar. İlahi adlar ve anma sırasındaki imajinasyon gücü daima birbirlerine bağlıdır. Çünkü tüm güçler; adlarla, imajlarla, yoğun düşünce ile uyandırılır.

Tibet, Çin ve Hint ezoterik literatüründe, Işık Bedeni oluşturma teknikleri bulunur. Meditatif çalışmalar, yoga, ibadet, renk görme, nefes teknikleri, imajinatif kreasyonlar önem kazanırken; böyle bir enerji akışından yararlanarak, sezgi kazanmak veya sanatsal ilhamlarla yetenekleri geliştirmek de olasıdır.

Ne ile uğraşıyorsak, katlanarak, enerjisini uzun süre kalıcı hale dönüştürebilmektedir. Ne var ki, her insanın edimleri iyi yönde olmayabiliyor, oysa, her varlığın ürettiği psişik enerji Dünya için ayrı ayrı önemli.

Dünya üzerinde, ekonomik kriz, skandal, savaş, ayaklanma, cinayet, kaba kuvvet, gerginlik, inanç çatışmaları, kült grupların artışı, sapkınlık, aldatma ve pop okültizmde bir artış görülürken, her varlığın, makro ve mikro düzeyde etkileşim halinde oluşu, insanların enerji dengelerini nasıl yönlendirecekleri ve nasıl kullanmaları gerektiği konusuna dikkat çekmeyi zorunlu kılıyor.

Organize frekanslardan ibaret olan holografik evrende, sezgileri ve psişik özellikleri geliştirmeye çaba harcamanın önemi, artık daha fazla hissedilmektedir.

Şu an sahip olduğumuz potansiyeli kullanamıyorsak, buna engel olan, kişiliğimizin maskesidir. Bizi kendi gerçeğimizden perdeler. Önemli olan kişiliğin iyice gelişmesi değil; gerçek özünü bilmek, edindiğimiz dışsal kişiliğin ve egonun gölgesi olmamak ve içteki Öz’e yönelip, farkındalıkla donanmaya çalışmaktır.

Geçmiş koşullanmalarımız, acı dolu anılarımızı yaratan bazı olayların yükleri, korkular, kızgınlıklar kırgınlıklar, ümitsizlik, suçluluk gibi duygular bilincimizin derinliklerine saklanmış olabilir. Bunları sahiplenip biriktirmeyelim. Tövbenin önerilişi ve affetmek hep bunlar içindir. Eğer, fizik bedeni baskın biçimde ve tek ifade aracımız olarak edinmeyi benimsemişsek, işimiz zorlaşır. Asıl olarak, ruhaniyetimiz iyileştirilmeli, zihni, duyguları ve nefsi yönetmelidir.

Büyük bir eser olan her insanın, yüksek varlığında bulunan değerlere ulaşmayı, iyi düşünme biçimini ve bunun enerjisini öğrenmeyi amaçlaması gerekir. Zihnin gerçek algılama kapasitesi aslında çok büyük. İçe dönük dikkat ise, zihnin aynasıdır.

Fizik evrenden ayrı bir şuur alanına ait olduğumuz için, buradaki uyumlanmamızı, beyin aktivite alanlarındaki loblarımızın işlevleri sağlamaktadır. Konsantrasyona dayalı bir trans, dua veya meditasyon halinde, Parietal Lobdaki oryantasyon, yani uyumlanma ilişki alanı, geçici bir biçimde nörolojik bilgi akışından deaktive olur

İşte aşkın- transandantal deneyimler ve mistik yaşantılar anında, zamandan ve mekandan ayrılma hissi, hatta, farklı bir boyutu algılama duygusu, bu bölgeye gelen uyarıların blokajıyla sağlanmaktadır.

DNA’mız, biyofoton yayarken, hem alıcı, hem verici gibi adeta optik işlevle, bilgiyi özümleyerek işler. Adeta, biyodijital bir internet sistemi haline geçerek, kelimelerle ve düşüncelerle etkileşebilir. Yaydığı frekansların dışında, moleküler yapımıza enerji ile bilinç veren bilgiler yakalayabilmesi ise, bize yepyeni kapılar aralamaktadır. Çünkü, DNA’nın bu titreşimler yardımı ile, bir tür aktivasyona açık oluşu, mistik ve ezoterik çalışmaların, bütünsel olarak yararlarına dikkat çekmektedir.

2015 yılına girerken, sevgi, uyum ve dürüstlükle aydınlanan bir Dünya özlemini kalplerinde taşıyan tüm insanların güzelliğinin, Evrene ışık ışık yayılması ve yollarının açık olması dileği ile, esen kalın.

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

2 Yorum

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir