“Herkes ev hanımı olamaz. Ama olduğunu zannedebilir.”
Hanım olmak hanlıktan gelir.
Cengiz Han halkına konuşma yaparken; ”Ben sizin Hanınızım, bu da benim Hanım diyerek eşini göstermiştir.”
“Ev hanımlığı bir sanattır ve temiz olmak çok zordur.” Ev hanımı deyip küçümsediğiniz kadınlar; sizin iş yerindeki başarınızı sağlayan kişilerdir. Tabii ki bekarlara lafım yok. Onlar yardımcı tutup her şeyi onlara yaptırıyorlar, imkanı olan eşlerine de yardımcı bulabilir. Buluyorlar.
Ve beyler sizler;
Kadınlara mis gibi kokan çarşafları, yediğiniz sağlıklı yemekleri, geldiğiniz zaman temizlenmiş evleri, banyosu yaptırılmış çocukları yıkanmış kıyafetlerinizi ve diğer düşünürken yorulacağınız milyonlarca detayı borçlusunuz. Siz çalışıyorsunuz 8 saat, uyuyorsunuz 8 saat geriye kalıyor keyif yapmanız için 8 saat. Bir kadın çalışıyor 16 saat uyuyor 8 saat.
16 saatlik bir işçi. Ve organizasyon herkesin işi – becerisi değil. Kadın; anne, mutfakta aşçı, yatakta sevgili, annesine babana evlat, kaynana kayınpedere gelin, çocuklarına anne – bakıcı, evde temizlikçi, aynı zamanda güzel ve bakımlı olması gereken bir sürü sorumluluk sahibi kişidir. Herkesin gözünde farklı biri olan aynı kişi. Herkese ayrı ayna. Karşılığında sigorta ve maaş yok ama. Eşi adam olur ailesine bakarsa var. Yoksa yok.
“Evlilik zordur, çocuk sahibi olmak çok daha zordur ve bir sanattır. “
Her evlenen tüm bu karmaşıklığın üstesinden gelemez. Bu bir başarıdır. Bir anne ve eş genelde kendini terk eder kocasına ve çocuğuna hizmete adar. O yüzden evlenince eşine kurban olsun diye ellerine kına yakarlar. Evliliğe hayatının, heveslerinin hayallerinin yarısını verir. 8 saat çalışan, 8 saat uyuyan diğer 8 saat koltukta dinlenen, tv izleyen akşamı karşılayan adam; “çalışıyorum” diye hava atar. Ve bu beyimiz maaş alır sigortası da yatar. Tam bir bey. Havalı değil mi? Olsun tabii.
Gerçekte Kim çalışıyor?
Bakın bunu gerçekten ailesini önemseyen onlara sağlıklı yiyecekler taşıyan – pişiren düzenli temiz- titiz becerikli ev hanımları için söylüyorum. “Yoksa bütün gün gezip tozan, hiçbir detay ile ilgilenmeyen, evine daimi yardımcı tutmuş ve sadece süs köpeğini alıp dışarıya çıkan, spor salonlarından, alışverişten eve gelemeyen ve dışarıda yemek yemekten/ gezmekten ailesini unutan kişilerden bahsetmiyorum.”
Emekçi olan kadınlardan söz ediyorum; onların hakkını ödeyemezsiniz, 16 saat çalışıyor karşılığında para / teşekkür / minnet/ hayat garantisi/ sigorta almıyorlar. Alıyorlarsa adalet tecellisi ediyor. O adam gibi adamlara lafım yok. Bizim ülkemizde kadın olmak çok zor. Tembellik ve kötülük dünyadaki en kolay şeydir tabii ki bunu tercih edebilirsiniz.
Şunu büyük harflerle bir yere not edelim; “Bir kadın anne olmayı ve eş olmayı ev hanımı olmaya sevmelidir. “
Ve kusura bakmasın o kadının eşi sırf bu yüzden bile çok şanslı bir adamdır. Cennete düşmüştür.16 saatlik bir işçi aynı zamanda kendisini kraliçe gibi hissetmelidir. Dünyanın eksenini ve dengesini kaydırdınız. Erkekler kadın kadınlar erkek oldu yer değiştirdiler. Sorumluluk ekseni kaydı. Dengede olan her şeyi başka yerinizden anlayarak mahvettiniz. Şunu da büyük harflerle bir yere not edelim; “Bir baba çocukları için çalışmaya hevesli karısına iyi bir eş iyi bir baba olmayı sevmelidir”
”Vaktinde evine gelen, yüzü ailesinin İhtiyaç ve arzularına dönük, çocuklarına düşkün, evinin ihtiyaçlarını önemseyen, maddi Manevi verdiği emeği kaynağı ve zamanı ailesinin başına kakmayan, evin hanımını “içişleri- Maliye- Maneviye Bakanı” emekçi olarak gören emeğe saygı duyan, sözlerini tutan bir adam “dünyanın en güzel eşidir.” Güçlü kadınları sorumsuz erkekler yarattı. Bir kadın güçlü değil mutlu olmak zorunda. Doğuya bak Doğu’daki kadına bak, adam onu bırakıp gidecek diye bir endişesi yok adam ona çocuklarının annesi diyor ve tapıyor. Annesine saygılı olduğu gibi saygılı, el üstünde tutuyor. Birbirinin bazı iyi kötü huylarını katlanıp her ikisi de çocuklarına iyi anne baba oluyor.
Adam gidip avlanıp getirip dişisine veriyor. Yatırımını eşine yapıyor ona altınlar alıyor o da yastığını altına koyuyor gelecekte herhangi bir sıkıntıda çıkarıp veriyor. Gerekirse veriyor. Gerekmezse kötü günler için saklıyor. Adam kadını destekliyor. Ne eşine altın mı alıyor? Evet eşine altın alıyor, neden şaşırdınız?
Anadolu’da yastık altında 200.000 ton altın var. Bunları biliyor muydunuz? Bu altınlar nerede? Anneannelerimizin ninelerimizin evinde. “Hiçbir devlet başkanı o altınları o yastığın altından savaş olmadığı sürece çıkaramaz.” İşte kadının gücü güvence ile başlıyor. Hayatındaki adam erkek değil adam olursa kadına birtakım güvenceler verir ve kadında kadın olursa bunun değerini bilir kutsar, böylece bu evliliğin “bereketi” artar.
Bu da birbirine karşı duyulan güven bağı ile olur. Eşlerine hediye altın almak için siz modern insanlar “özel günleri” beklersiniz. Onun da içine ettiniz, altın yerine gidip Çin laboratuvarlarında yapılan, elmasları pırlantaları alıyorsunuz. Kadınları “altını küçümseyerek “ kandırdınız. Kadın bir gün darda kalsa satamıyor niye satamıyor. Çünkü beş para etmiyor da o yüzden. Bu kadının kadına yaptığını herhalde düşman yapmaz birbirine. Bilezik takan kadınları küçümsediniz. Modern kadın altın takmayı bıraktı. O ne öyle yeni gelinler gibi diyerek ezdiler birbirlerini cahiller. “Doğu’daki kadın modern kadından daha akıllı.” Neyse geçelim bu konuyu temizlikten bahsediyorduk değil mi konu nerelere geldi?
Çiftler birbirine anlayarak tamamlayarak bir elmanın diğer yarısı olarak birbirlerini eksiltmek değil çoğaltmak parlatmak ve yukarıya taşımak için birbirlerini yaşamına girerler. Ayıp ve günahlar terbiye ve değerler bir olursa o evlilikten çok güzel çocuklar ve kaliteli bir yaşam çıkar. Baba olmak anne olmak eş olmak bunların hepsi farklı roller ama hepsinden daha zoru temiz olmak. “Çünkü temizlik imandan gelir. İmansızlar ne anlamış temizlikten.?”
Saygıyla kalın
Sevgi zaten içinde geliyor
Not; Bu yazı lafı doğru yerinden anlayanlara yazıldı.
DELİDUMAN’lı yazılar