Ruhun Ebedi Yolculuğu

Nice karanlık geceden geçer ruh ve uyanır şafağına ömrünün. Nice sabahın ardından, gecenin karanlığına yolculuk başlar yeniden. Zamansızdır yolculuğu ruhun. Ömür bildiği ise, gelip geçtiği dünya sahnesinden öte değil. Ezeli diyardan gelen o kadim yolcu, yuvaya hasretlikle geçirir ömür bildiğini.

Öyle bir devreden geçiyor ki dünya. Görünür olmuş nice saklı hakikatler. Aralanmış sırlı kapılar, geçer usulca o kapıdan hak eden ruhlar. Gökte ve yerde saf tutmuş ilim sahibi niceleri. Dile gelmiş hakikatin dizeleri. Gönül gözüyle görenler, anlatır olmuş kadim bilgileri. Hak eden bilinçlerde, anlam bulur sonsuzluğun tüm bilgileri.

Karanlıkla aydınlık saf tutmuş dört bir yana. Görünür ve bilinir olmuş her biri. Gök kubbeye dizilmiş, evrenin tüm incileri. Kozmik döngüsüyle yol almakta kaderine dünya gezegeni. Nice ruhlar misafir olmuş, hasat vakti diye yaşam sahnesine. Bu yolculuk ruhun ebedi yolculuğu. Uyanmışsa özüne insan, bilir ruhun yolculuğunun nice saklı sırlarını. Derin uykusuyla gömülmüşse zifiri karanlığına, nicedir kaybetmiştir yolunu ruhu.

Yaşam deryasına karışmışız özümüzle damla misali. Sende olan da, bende olan da aynı değil mi?  Kapılmışız yaşamın türlü kurgularına. Gecesiyle gündüzü dürülüp, serilmiş önümüze. Yürür hakkınca her ruh, hak ediş yolunda. Karışır yaşam deryasına ve sonra…

Sürüklenir ruhumuz bu kıyıdan o kıyıya
Her dalgada kendimizden kendimizedir yolculuk
Bazı dalgalar okşar ruhumuzu hafiften
Bazılarıysa fırtınalar koparır her dalgada
Ruhun yolculuğu değil, kazanımlarıdır aslolan
Kimilerini zaman yutar pervasızca
Kimileri zamanı eritir gönül korunda
Ham olan anlar mı ki, olgun olanın halinden
Ruhen olgunluk mertebesine varan ruh
Yanıp kül olur korunda ve küllerinden doğar her defasında
Ruhun yeniden kendine her doğumu
Yeniden hiç olmak değil mi sonsuzluk deryasında
Göçer gider ruhumuz bu kıyıdan o kıyıya
Her dalgada arınır ruh tortularından
Bulanık kalan karışır mı ki, özünde saflığını koruyana
Aşkınlığıyla durmadan akan
Karışır ardından yine yaşam deryasına
Süzülür sonra gök kubbenin sonsuzluğuna  
Bedenin tutsaklığından azat olmuşsa ruh, ebedi hür
Kendi iradesiyle iplerini sağlamlaştıransa,
Kendi kendinin tutsağı olur nafile
Olgun olan ruh, dokunur gayrısına usulca
Toyluk rüzgârıyla savrulanıysa
Her esinti yine kendi kendinden uzaklaştırır
Ney olur tin, sonsuz aşkın nefesiyle
Duymaz ki feryadını ham olan
Ney olur ruh, sonsuz aşkın nefesiyle
Kaybolur o vakit hakikat dostluğunda her söz
Nicedir ağlar Şems için Rumi
Güneş olup aydınlatan dost neredesin?” diye…
Ney olur sonra söz, nefes olur ruha
Yaradan’ın aşkıyla sonsuzluğun huzurunda
Kaybolur o vakit ruh, HİÇLİK deryasında

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

1 Yorum

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir