Bağımlılıktan Öz’gürlüğe Giden Yol

Hayatımızda en çok değer verdiğimiz bireyler çocuklarımız oluyor. Söz konusu çocuk olunca, anne, baba, kardeş, ikinci hatta üçüncü plana düşüyor. Peki bu kadar çok değerli olan çocuklarımıza gerçek sevgiyi veriyor muyuz? Onların yaşam sevinçlerini besliyor muyuz? Kendilerini tam ve bütün hissediyorlar mı bizim yanımızda? Suçluluk duymadan yaşamalarına izin veriyor muyuz? Hepimiz olağanüstü ve muhteşem ebeveynler miyiz? Biz bu kadar çok ama çok iyiysek, arızalı olan çocuklar ve sistem mi? Yıllar önce tanıştığım ve mücadelesini takdir ettiğim Sevgili Seyyide Yörük ile çocuklar ve bağımlılıklar üzerine bir röportaj yaptık. Buyrun sohbete…

Kısaca Seyyide Yörük’ü anlatabilir misin?

Sanırım en zor şey kendini tanımaya/anlamaya çalışmak. Bir yolculuk… Anlatmaksa eylemsel bir zorunluluk bazen, bazen de kabaca bir toyluk hali gibi…
Bende kendini, evreni, neden burada olduğunu anlamaya çalışan bir yolcuyum. Bazen de bütün cevapları arkasında bırakıp öylece yaşayan bir biriyim.
Hımmm kedileri severim mesela çınar, söğüt, akasya ağaçlarını, sardunyaları, melisaları severim. Portakal çiçeğinin kokusunun da ayrı bir yeri vardır bende. Çok uzun süre sevdiklerimle bile olsa oturamam, hareket etmem gerekir… Resim yapmak, boyalarla oynamak bana iyi gelir, akşam uyumadan önce kitap okumayı severim. Yılda bir mevsim çağla ile kavuşacağım günü beklerim. Yeşil nohut ve kalabak suyu kırmızı çizgimdir.

Seyyide Yörük

Tamam tamam şimdi klasik cevaplara gelelim…
Seyyide, bağımlılık alanında çalışmalar yapan ve işin içinden gelen bir uzmandır. Kendisi gibi iyileşmekte olan bağımlı ve bağımlı yakınlarıyla birlikte Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği (AYBUDER) ‘i kurdular. Yol arkadaşlarıyla birlikte bu 9 yıl içinde binlerce bağımlı ve bağımlı yakınına destek oldular.

Pandemi ile birlikte bireysel olarak online danışmanlık vermeye, yeni yeni eğitimler geliştirmeye ve savunuculuk kısmında çalışmaya devam ediyor, Seyyide.

Sence, çocuklar neden madde kullanmaya başlıyor?

Bu sorunun tek bir cevabı yok aslında. Bağımlılık ne tür olursa olsun (madde/alkol, teknoloji, yemek.) gelinen son nokta, buz dağının görünen kısmı.  Altında koca koca kökler var ve bu kökler bizi bazen çocukluk travmasına, bazen ihmale, bazen istismara, bazen göçe bazen bir kaçışa ama çokça da hayatla baş edememeye götürüyor.

Sistematik olarak sokaklarda hatta okul önlerinde bu iş alenen yapılıyor, bunun önüne geçilmesi mümkün mü?

Yıllar önce İstanbul da 13 yaşında madde kullanan bir çocuk bana öğretmenini torbacıda gördüğünü söylemişti. Bunu söylerken şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

(O kadar güzel bakan gözleri vardı ki, yaşadığı acıyı gözlerinden okuyabilirdiniz. Göç etmişlerdi İstanbul’a baba yok, anne Türkçe bilmiyor. Her şey bizimkinin omuzlarında okuldan arta kalan zamanda çalışıyor vs .)

Maalesef Türkiye de bu konuyla ilgili bir sosyal politika olmaması, polis/narkotik ne kadar iyi çalışsa da hukuki anlamda boşluklar olması bu yaşananlara sebebiyet veriyor.

Ve Murat şu an madde bağımlılığının yanında öyle büyük bir tehlike daha var ki “dijital tehlike” ürünlerini baronlar değil, kurumsal şirketler tasarlayıp piyasaya sürüp yönetiyor. Direk kitlelere ellerindeki telefonlardan, salonlarındaki televizyonlardan ulaşılıyorlar.

Ufacık çocuklar; oyun bağımlılıkları, yeme bozuklukları, motor becerilerinde gelişim sorunları vs.. gibi sebeplerle hayattan, gerçeklerden kopuyor.

Bağımlı Özgürlük ya da Özgürleş Bağımlılıklarından...

 

Aileler çocuklarının madde kullandığını nasıl anlar?

Hal ve hareketlerinde değişimler başlar. Gözlerinde kızarmalar olabilir, gözbebeklerinin iğne ucu gibi, küçük olması (uyuşturucularda) ya da gözbebeklerinin büyümesi (uyarıcılarda), yemek yeme şeklinde değişimler, para harcamasının artması, uyku düzeninde bozulmalar, yalan söylemeye başlama, eve giriş çıkış saatlerinde tutarsızlıklar.

İlk tepkileri ne olmalı ve nasıl bir yol izlemeliler?

Önce ebeveynler kendi aralarında bu durumu konuşup, bir fikir ve tavır birliğine varmalı daha sonra birlikte çocuklarıyla bu durumu konuşabilmeli. Kırmadan, hakaret etmeden sakin bir şekilde böyle bir şeyden şüphelendiklerini ona söyleyip, bunun bir hastalık olduğunu, yardım isterse onun yanında olacaklarını söyleyebilirler. (Bu ilk adım; bağımlılık bir inkar hastalığıdır. Hiçbir bağımlı gerçek manada bir dip yaşamadan bağımlı olduğunu kabul etmek istemez.)

Daha sonrasında bu hastalık ile aileyi bilinçlendirecek ve bu kronik hastalıkla yaşamda onlara destek olabilecek, kılavuzluk edebilecek bir uzmandan/kurumdan, mutlaka destek almalılar.)

Günümüzde çocukların kolay yoldan erişebilecekleri uyuşturucu türleri neler ve aileler bunu takip edebilirler?

Her türlü maddeye ulaşım kolay maalesef. Kimin neye parası yeterse, parası yeterse derken öyle çok pahalı şeylerde değil Murat, 10tl si olan biri kafayı yapacak bir şeyler bulabilir.
Aileler uyuşturucu ile mücadelede, önleme adına çocuklarını bir dedektif gibi takip ederek bir sonuç alamazlar. Burada önemli olan ailelerin çocuklarıyla kurdukları sevgi ve güven dolu bağlardır.  Ancak sevgi ve güven dolu kurdukları bağlar bir çocuğa kalkan olabilir.

Aile için bilinçlenmek, içinde bulunduğumuz dönemi ve bu dönemin dinamiklerini anlamak ona göre sınırlar koymak, ortak kararlar almak, tartışabilmek çok daha güzel sonuçlar getirecektir.

Aileler sana nasıl ulaşıyor? Senin gibi çalışan başkaları da var mı?

Yıllardır bağımlılık alanında çalışmalar yaptık dernek olarak, pek çok ulusal ve uluslararası projeler yürüttük. Seminerler, canlı yayınlar, belgeseller yaptık.
Acısı olan sosyal medya hesaplarımdan, bir şekilde daha önce çalıştığım kişilerden bana ulaşıyor.
AYBUDER ekibinden Yavuz Tufan Koçak, Duru Özlü, Devirhan Palabıyık bu alanda çalışmalarına devam ediyor. Bireysel çalışmalarımız olduğu gibi, dernek çatısı altında da sosyal çalışmalar yürütüyoruz. Çok kıymetli akademisyen hocalarımızdan-dostlarımızdan destek alıyoruz.

Sana gelen ailelere ve çocuklar nasıl bir destekte bulunuyorsun?

Antalya’da olanlar ile yüz yüze, farklı şehirlerde ve ülkelerde olanlar ile online danışmanlık desteği veriyorum.

Ailelere nasıl önerilerde bulunursun?

Bağımlılıkla mücadele de ilk ve en önemli adım bilinçlenmektir. Bilmediğimiz, anlamadığımız bir şey ile mücadele edemeyiz.
İkinci önemli şeyse bağımlılığın bir hastalık olduğu, utanılacak bir şey olmadığıdır. Bu yüzden lütfen bağımlılığın bir hastalık olduğunu unutmayın. Bağımlılık tıpkı bir şeker hastalığı gibi ömür boyu süren bir hastalıktır.  Bir irade meselesi değildir. O yüzden elalem ne der kıskacına girmeden, çözüm için adım atmak gerekiyor.
Üçüncü önemli şeyse bir çözümünün olduğu, umutsuz olmayın.

Bizim senin için yapabileceğimiz bir şey var mı?

Gündeminize bağımlılık konusunu aldığınız için tüm bağımlı ve bağımlı yakınları adına da çok teşekkür ederim. Bu konuda oluşturduğunuz farkındalık bir şey değil çok şeydir.

Sevgilerimle Seyyide
Instagram : @SeyyideYoruk

 

 

Yazarın son sözü…

Anne ve babaların vermeyi beceremediği sevginin enkazlarıdır çocuklar…

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir