Biz hep buradaydık; Badem ağaçları, çiçeklere koşan arılar, taşların içine oba kurmuş sincaplar ve havanın sesi. Aşağılardan bakınca gözlerimin hep takılı kaldığı ve beni her an çağıran dağlar, inmek istemediğim deniz seviyesi. Toprak kokan, tezek kokan, çiçek kokan, yağmur kokan, evren kokan dağlar. Geceleri yıldızları altın tepside sunan, koyu mavi gökyüzü, algımın alabildiğine üç boyutlu var olan ağaçlar. Mis kokulu Sedir ağaçları ile emekle, sevgi ve şefkatle hazırlanan eski okuldayım, neredeyse 70 yıllık bu koca taş bina ve onun sedir kokan sınıfları ile yıllardır yuva kurmuş nice canlıların evi, çatısı ile beni yeniden sarmalıyor. Burası benim evim, özüm, tözüm, içim, dışım. Onunla göz göze geldiğim an, içimde ki saf enerji ile buluştum, elbette ki o zamanlar adını koyamamıştım. Tek duyduğum kalbimin sesi ve arada bir homurdanan egomdu. Sanki çırılçıplak gibi, sevgisiz, işsiz, kimliksiz, ilkmiş gibi.
Tamamen unuttuğum ruhumun ilk sesini duyduğum yer, henüz oruca başlamadan önce ki ilk duyduğum ses; evrenin sesi. Büyüyünce ne olacaksın diyen adamın derin, üzüntülü, yalnız ve kasvetli kalbi ile tanışırken, içimde anlayamadığım, adlandıramadığım biri, bana aynadan bakıyor gibiydi, sanki yansıma gibi. O zamanlar bilemezdim ki, işte tamda o adamla bu eski okulu, el ele, yürek yüreğe, göz göze, gelecekten de geçmişten de kaçar gibi yeniden yapılandıracağımı. Adının bir gün Mektephan olacağını bilemezdim ki…
Burası Kaş dağları, İzne mevki Eski Okul yani Mektephan. Keçilerin her gün bozduğu yolları, tam ortada duran su kuyuları, eski sarnıç kalıntıları ve Badem ağaçları, Sincapları ile dolu bir mevki. Virajlı kıvrılan yollar, yukarı doğrulurken, denizin ufuk çizgisini görmemeniz imkansızlaşır, sere serpe yatan deniz, minnak adaları ile oynaşır durur gözlerinizin önünde. Adına Seyret Tepesi adı verilen yeri ile yazın hemen hemen herkesin bu manzarayı izlemeye geldiği nokta. Likya Medeniyeti kollarında bir Işık Ülkesi. Mitolojide kendinden sık sık söz ettiren Eski Likya Medeniyeti. Burada Güneş ve Ay karşılaşır, bir tarafta dağlardan denize düşen güneş, bir yandan tüm gücü ile yükselen Dolunay. Bu eşsiz iki enerjinin kucaklaşmasında kayaların üzerine oturup dua etmekten ve Evrene teslim olmaktan başka şansınız olabilir mi?
Dostların uğradığı, birbiri ile dost olunan, sıcak ilişkilerin kurulduğu ve elbette ki meraklılarının uğradığı yer; Mektephan. Toprak Anaya teslim olma enerjisi ile derin topraklanma, öze, töze dönüş benim gibiler için. Adını eski okul olduğu için; Mektep, biz de yaz, kış bekleyenleri olan Han’cılar olduk. İçinde hala yaşayan iki büyük sınıf var, kara tahtası içeriğe girer girmez size hemen gülümser. Küçük sınıf Sedir kaplı yüzü ile sizi kucaklar. Misafirlerimiz kimi zaman Yoga yapar, kimi zaman Ney çalar, kimi zaman da yerde ki Sedir ağaçları kaplı tabana avuçlarını yapıştırıp onun anlattıklarına açar kulaklarını. Eski zaman da okuyan çocukların kahkahalarını, koşuşturmalarını duyanlar olur tıpkı bizim gibi. Koca Nene adını verdiğim eski Ağa Ambarı 250 yıllık yorgunluğu ile ağarlar misafirlerini, biz ona AMBAR oda dedik Nejat’la. Nejat buraya adımını ilk atıp ona yani eski okula vurulan, ben de hemen ardından çağrılan ve gelip Eski Okula aşık olan. Bana Çiçek açtıran Toprak Anaya saygılarımla.
On dönümlük bir bahçenin içine götürüyorum sizi şimdi. Gözlerinizi kapatın ve anlattıklarıma bir kulak açın lütfen. Tam yüz yirmi Badem ağacının içindesiniz, tam solunuzdan feyk atarak bir Sincap geçiyor. Bir Alabalık (iri karga, buranın doğanlarının verdiği ad.) geçer üzerinizden hızla, telaşla. Tam solunuzda Su enerjisine saygı ile adanmış tuz sistemli bir yüzme havuzu, onunda solundan yukarıya doğru yerleşen Han Odaları. Tam yedi oda, yedi çakra, yedi kat setler halinde yükselen Likya Kayacıkları. Sağ tarafa dönerseniz yüzünüzü içinde Japon Şemsiyesi Çiçeklerinin bulunduğu balık havuzu vardır. Birbirinizi bulamayacağınız anlarla dolu bir bahçe. Kaybolmak, tek kalmak, kendini hatırlamak ve bulmak isteyenler için geniş bir alan. Karnınızı sağlıklı doyurabileceğiniz, bahçeden mutfağa akan tatlar vardır Bahçe Mutfağında. Ağaç Yakma Atölyesi, Ağaç Oyma İşleri, Çiçek Atölyesi ve Lavanta Bahçesi ile zaman geçirmek isteyenlerin yeri de olur zaman zaman. Kalabalık ama yalnız kalmak isteyen ailelerin kaldığı, özel gurup ve inzivaların olduğu bir Arınma-Yenilenme Alanı. Geceleri yıldızları seyretmeyi, ateş başında zaman geçirmeyi tercih edenlerin alanı. İki büyük Ateş çukurumuz var, her an kontrollü bir şekilde yanmaya hazır. Sağ tarafa gezmeye devam öyleyse, işte bizim Bostan buralıların adı ile Mezele. İçinde, patlıcan, biber çeşitleri, kabak, salatalık, domates gibi sebzelerin yetiştiği alan. Hemen onun sağından yukarıya çıkan taş merdivenler, yazın en serin noktasına sizi taşır yani Bahçe Mutfağına. Oradan çıkmak isteyen hiç görmedim yedi yıldır, herkesin ortak alanı, kimilerinin bilgisayar başında proje hazırladığı, kiminin yaratıcı işler ile uğraştığı büyük alan.
Mektephan’a ve Ayşegül Savaş’a ulaşmak için
https://www.facebook.com/Mektephan_Bayan_Lavanta