Ruhunu neyle beslerse, onu yansıtır insan
Kimileri yaşam boyutunda kendini arar durur
Kimileri her zerresiyle özünde sakladığı hakikatini
Sınırlı algısıyla zamanın döngüsünde yaşadığını sanmakta insan
Kimileriyse zaman boyutunun dışına taşar
Sanal alemin kucağında kendi illüzyonunu sunar insan
Kimileri de pandoranın kutusundan içeri
Nice alemlerin kapısını aralar
Bir sihir alemi açmış kapılarını cümlemize
Ne yakın uzak, ne de uzak yakın artık bize
Yürür dururuz meçhul bir aleme hepimiz
Kimilerimiz farkında an be an yolculuğun
Kimilerimiz ne yazık ki derin uykusunda…
Ruh özünde ne varsa onu sunar nihayetinde
Kimileri görür kalpten hakikatiyle her şeyi
Kimileri ne duyar, ne de görür çoğu şeyi
Velhasıl devrin oyuncağı düşmüş elimize
Zaman boyutuyla bir kurgunun içinde
Sıkışmış kalmış insanoğlu kendi kaderinde
Oyun içinde nice oyunlar serilmiş önümüze
İnsan geçmişten günümüze kendini arayıp duran
Ruhunun rehberliğinde gizemli bir yolcu
Farkında mıdır insan, yolculuğunun gayesi nedir diye…
Sorgulamakla başlar insanın ruhsal yolculuğu
Nihayetinde bu yolculuk kendinden kendinedir
İnsanın kendiyle birlikte yaşamı tanıma yolculuğu, arayışıyla başlayan bir serüvendir. Yaşam tüm canlılarıyla beraber insanla anlam bulur. İnsan tüm vasıflarıyla yaşamı onurlandıran muhteşem bir canlıdır. Yeter ki, sahip olduğu kudretin farkında olsun. Farkında olmakla buruk bir hüzün gelir ardından. İnsan fark ettikçe hakikatin yüzünü, hüzünle dolar kalbinin derinliği. Yaşama ve yaşamın içinde insana farklı gözlerle bakar sonrasında. Anlar ki insan, aslında meçhul bir yolun yolcusu.
Mesleğim gereği uzun yıllar boyunca, çeşitli insanlarla sürekli etkileşim halinde oldum. Her insanı ayrı bir alem olarak gördüm ve tanımaya çalıştım. İnsanın gizem kapılarını aralamaya yönelik ilgim her daim tercihim oldu. İnsanın fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal boyutuyla muhteşem bir varlık olmasına sonsuz hayranlık duydum. Her insanla kurduğum iletişimde, onun ruhsal boyutuna açılan görkemli bir kapı olduğunu hissettim. O kapıdan her geçtiğimde, kendime dair yeni şeyler keşfettim. Böylece kendi yolculuğumda bugünkü ben oldum. İnanıyorum ki, yaşam esasında kendini tanıma yolculuğudur. Ve bu meçhul yolculukta insan, aslında kendini arayan bir yolcu.
Günümüzün gelişen teknolojisiyle birlikte, internet bize artık ayrı bir alemin kapılarını aralamış bulunmakta. Bu aleme, sanal alem de diyebiliriz. Artık herkes birbiriyle daha hızlı etkileşim halinde. Elimizdeki telefonlarımızsa akıllı oyuncaklarımız, bize türlü alemlerin cömertçe kapılarını aralayan. Böylece her birimizi her defasında farklı serüvenlere çıkaran.
İnsanın gizem örtüsünü kaldıran bir araç olarak görüyorum sanal alemi. Günümüz koşullarında insanı tanımak da kolaylaştı aslında, sosyal medya aracılığıyla. Eskinin yüz yüze etkileşimi azaldı ne yazık ki. Pandoranın kutusu diye nitelendirdiğim akıllı telefonlarımızın içine giriverdi cümle alem sanki. Daha sosyal oluverdik ardından hepimiz. Artık gizem kapılarını aralamaya gerek kalmadan, apaçık oluverdi her şey iradeler izin verdikçe. Ve insan kalabalıklar arasında yalnızlığını fark etti, sanal alemin o renkli şatafatında.
Geçmişle kıyaslandığında insanın gizemini koruyabilmesi daha zor artık. Özgür iradesiyle insan, her boyutuyla kendini yansıtır oldu ekranlara. Seyreder halde insan insanı, tanıma çabası dahi duymadan. Etkileşim arttı yalnızlığın koynunda. Oysa kalben iletişimin yolu daha zorlu artık. Bu meçhul yolculukta, kendine varan yollar çoğaldı. İnsan o yollardan geçerken, benliğinden uzaklaştıkça uzaklaştı.
Farklı insan manzaralarıyla hepimiz aslında kendini arayan ve tanımaya çabalayan meçhulün yolcularıyız. Bilinenleri unutup, bilinmeyene yolculuğa çıkanlarız. Her insan özünde taşıdıklarıyla, bilgi deryasında bir damla aslında. Yeter ki insan, arasın hakikatini. Arayışlarımızdır, unuttuklarımızı bize hatırlatan. Arayışlarımızdır, zifiri karanlığı aydınlatan. Bilgi her zerresiyle serilmiş önümüze. O derin uykudan uyanıp, ayağa kalk ey insan. Oku, araştır, düşün ve arın tüm tutunduklarından. Farkında mısın tüm yollar aslında sanadır.
İnsan, yaşamı tanıdıkça ruhsal yolculuğu da hız almakta. Bilmek, görmek, hissetmek ve hakkınca deneyimlemek yolculuğun yegâne sırrı. Peki yolculuğundan neler öğrendin? Sen, önce kendini tanıdın mı? Keşfedebildin mi tüm sırlarını? Yaşama nasıl bir katkı sağladın? Sende var olan hangi güzellikleri yaşama kattın? Bilir misin yaradılış hikâyesinin ardında saklı sırrı? Merak ettin mi neden cennetten yuvarlandığını? Sen varlığını ne denli onurlandırabildin? Yalnız mı sandın, kâinatın kucağında kendini? Ruhunda sakladığın kudreti, beden kafesine nasıl da esaret ettiğini hiç düşündün mü? Tanıdım dediğin nice insandan geçip, sen asıl kendi gerçeğini tanıma zahmetinde bulundun mu?
Kimileri aydınlığında, kimileri karanlığında bu meçhul yolculuğun. Kalkmış bütün örtüler, serilmiş ortaya tüm hakikatiyle insan manzaraları. Bilen, gören, hisseden ve deneyimleyen niceleri sessiz tanığıdır yaşamın her anının. Geç zamanın ötesine, bak kendi hakikatine. Uyan ve aç, algını kapatmış tüm perdeleri. Samimiyetle dinle kalbinin sesini. Ardından, tahtına kurulmuş ruhunun kudretini ara ki… Tanırsın o vakit kendi kendini.
İnsan dünya yaşamının türlü sahnelerinde, aslında sadece kendini arayan bir gizem yolcusu. Kimileri farkında bu meçhul yolculuğun, kimileri ne yazık ki derin uykusunda. Oysa ki bu yolculuğun bir başlangıcı olduğu gibi, bir de sonu var. O vakit sona yaklaşmadan uyan ve aç gözlerini.