Ruh bedene misafir olur vakitlice
Yaşama bir pencere olur kalbiyle
Seven ve sevilen olur kimi zaman
Giyinir tüm rollerini kimine dost olur, kimine bir yabancı
Yolculuğu ne vakit başlamıştır bilmez belki
Tutkuyla yürür kaderine giden yolda elbet
Kimileri fener olur yoluna ve aydınlatır ruhunu
Kimileriyle yolculuk bir yere kadar beraber ancak
Ruhun heybesinde ne varsa, hayat onu sunar hakkınca ona
Zaman ruha abı hayat
Yudumlar her döngüsünde yaşamın sırrını doyasıya
Beden ruha kafes
Ne denli hissedilirse ağırlığı, o denli tutsak eder varlığını
Görünen zihne yanılgı
Seni senden uzaklaştırır düşersen illüzyonuna
Görünenin ötesine geçebilmek, farkındalık dediğin
Kaldır zihninin seni sınırlayan tüm perdelerini
Ruh tende misafirliğini elbet bilir
An’da hissettiği sonsuzluktur hakikat o vakit
Uyku ise bir nevi ölüm
Her yeni gün yeniden doğmak hayata
İnsan imzasını atar varlığıyla yaşam sayfasına
Ve ismiyle hatırlanır o sayfada
Ya siz nasıl hatırlanmayı arzularsınız?
Neler kattınız varlığınızla yaşama?
Nelerle beslendi ruhunuz?
Nasıl ayna oldunuz gayrısına?
Neleri deneyimlemeyi seçtiniz bu yaşamda?
Neler öğrendiniz ve neler öğrettiniz?
Duygu ve düşünce kalıplarınızla nedir yaratımlarınız?
Yoksa deneyimlerinizi tesadüf mü sanırsınız?
Hangi karmalarınızı temizlediniz?
Ya bilmeden yüklendikleriniz?
Yoksa çoğu şeyi kaderin eline mi teslim ettiniz?
O vakit düşünmeye ne dersiniz?
Yolculuğunuzun gayesi nedir?
Sorularla başlar yolculukta tüm arayışlar. Sorgularsanız yaşamın saklı sırlarını, anlayışa erenler kervanına girersiniz ardından. Ruhun yolculuğunu meraka düşmüşseniz bir kez, sorgulayan bir zihinle yol alırsınız sonsuzluğun yolunda.
Her ruh kendi yolculuğunun deneyimleyeni ve gözlemleyeni. Kendinden kendine yolculuğunda, keşfeder nice âlemleri. Ne öncesi ne de sonrası gerçek. Oysa her şey gözlemleyenin düşlerinde varlık bulan tek gerçek. Nice âlimler dile gelip söyler her devirde. Kadim öğretiler üstünü örtüp önümüze serer yine. Okumaz mısın? Dinlemez misin? Düşünmez misin? Görmez misin? Anlayışına varmaz mısın? Nedir hakikatin? Uyanmış zihninle gözlemlemez misin yaşam sahnesini? Neden bu sahnedesin?
Ayna olur her insan birbirine. O aynalarda sen kendini bilirsin. Dön bir bak etrafına. Elbet ne ektiysen yalnız onu biçersin. Düşlerinde hangi güzellikleri taşırsan, sen o düşlerine inensin. Böyle söyler âlimler, sen hiç dinlemez misin?
Bizler düşüncelerimizle yarattığımız sahnelerde kendi yaşam oyunlarımızın birer oyuncusu değil miyiz? Rahme indiğimizde başlayan yolculuk, başka gerçekliğe uyanışla boyut değiştirir oysa. Doğumla ölüm arasında nice döngülerle, inen de yükselen de yine biz. Ruhun ezeli yolculuğudur bu, sonsuz döngülerle hakkınca ilerleyen. Bilincinde ve ruhunda yükselmeyi umut eden niceleri farkındadır yolculuğunun.
Yaşam sahnesine nasıl baktığımızda gizli yaşamın saklı sırrı. Gözlemleyen de, deneyimleyen de, öğrenen de BİZ. Düşlerimize inip, düşüncelerimizde dünyamızı yaratan yine biz. Yarattığımız dünya sahnesinde oynayan da izleyen de biz. Uyanmış zihnimizle gözlemleyen olmak ya da derin uykumuzda kaybolmak özgür irademizde saklı. Böyle nizam edilmiş bize sunulan hakikat. Nihayetinde yolculuk ebedi. Ruh bilirse kudretini, yaratır tüm gerçekliğini anbean. Bu ruhun kendinden kendine yolculuğu değil mi? Böyle söyler nice âlimler.
Kendinden kendine yolculukta olan BEN ve SEN nasıl da ayna oluruz birbirimize. Yeter ki görmeyi bilelim o aynada kendimizi. Ne ben gerçek ne de sen. Bizler yuvadan ayrılmış olup, yine yuvaya yolculukta olan tek bir ÖZ değil miyiz? Düşlerimize inince unuturuz hepimiz gerçekliğimizi. Giyindiğimiz bedenlerle, üstlendiğimiz rollerin gölgesinde yolumuzu arayan bir yolcuyuz sadece yaşam sahnesinde hepimiz. Sen bana, ben de sana ayna tutup hakkınca yürüyen.
O vakit sevgiyle ve sağlıkla olsun kendimizden kendimize yolculuğumuz.
https://senayzuhur.com/