İnsan kendi kalbindeki “dişili” kaybettiğinde Meryem’den (Isis, Venüs, Astarte, Guan Yin…) yardım diler. Meryem türlü arkadaşlar, tanıdık ya da tanımadık insanlar suretinde çağrıya daima yumuşaklıkla yanıt verir. Yine de insanın içindeki Meryem’i uyandırması dışında gerçek bir çare, yol yoktur.

Meryem asaletle ve zarafetle kaybedebilen, aslında kaybederek kazanan tarafıdır insanın. Zayıflığına izin verebildiği için güçlüdür. Şiddeti bile şefkatine sarabildiği için keskin ve acımasızdır hatta. Ölümünü kucaklayabildiği için yaşam doludur ve tek başınalığından büyük bir yaşam doğurur.
Meryem’in şefkati Tanrısal Anne’nin şefkatidir. Ama elbette bir de Tanrısal Baba şefkati diye bir şey var. Meryem karanlığı yumuşaklıkla kucaklarken bir başka güç karanlığına cesaretle dalar ve onunla ölümüne savaşır. Asla pes etmez, yenilgi diye bir şey kabul etmez. Hatta bazen savaşı zaferinden daha büyüktür.
Şefkate / almaya aç bir insan, bazen içinden Tanrısal bir Baba çıkarır ve verir ha verir. Başka türlü denge kuramaz çünkü. Eksiğini, başkasında tamamlar; susuzluğunu başkasında giderir. Aynı insan dilerse Tanrısal Anne tarafına da kayabilir ve herkesin yükünü, fazlasını, tasasını alır ha alır. Başkasının derdine ondan daha fazla üzülür.
Bu ikisi aslında farklı/zıt yönlere ilerleyen, özünde tek bir enerjidir. Ya hayatta bazen aciz, yetersiz, yetirememiş, kendi başına halledememiş olmaya da açılır, izin verir insan ve dışarıdan lazım olanı alır ya da verirken kendi nefsine zulmetmeyi bırakır, hakkı olanı hak sahibine adaletle dağıtmayı hatırlar…
En iyisi yükünü, fazlanı, aynı zamanda hediyeni her nefes verişinde bırakmak (sevgiden, şefkatten, zenginliğin her ne ise ondan yana zekatını vermek) ve nefes alır gibi gönlünün dileyip de çağırdığını hayatın kadife ellerinden mutlulukla, minnettarlıkla, şükürle ve hakkın bilerek kabul etmektir. Hoş herkesin yolu, arayışı ve bulacakları biriciktir ve kutsaldır. Dedim ya hepsi aynı kaynaktan farklı yönlere ilerleyen aynı enerjidir. Su kaynağından taşar, sonsuz yoldan bilinmeze ilerler ve muhakkak kaynağına döner – tüm yolculuğun deneyimini lezzetine katarak.




Sevgili dostum mistik dilin, farkındalık yaratan ifadelerin, eşsiz bakış açın ile her zamanki gibi ruhun derin kuyularına iniyor ifade ettiğin her sözcük. “Meryem” sadece bir hikâye değil; insanın içindeki kadim ışığın hatırlanışı. Satırların arasına saklanan o sessiz bilgelik gerçekten etkileyiciydi. Büyük bir ustanın naif bir kalem dokunuşu ile dökülen her bir kelime için teşekkür ederim. Kalemine, emeğine sağlık…