Bir şekilde politik Dünyada köşeler tutarak güç sahibi olmuş ya da olma çabasında insanlar görüyorum. En olumlu bakış açısıyla iyi niyetli olduklarını varsayarak, ülkeyi ya da bu ülkede kendilerinden gördükleri bir kısım insanları kurtarma, onlara hizmet etme iddiasında olan insanlar…
Bu insanları yargılayamam ve yadırgayamam. Zira insan egosu, bir şekilde, kendinden saydığı birilerine ve en nihayetinde kendi çıkarlarına çalışmıyor mu. Hem kimin bir egosu yok ki? . Egonun oyunu, özünde korku üzerine kuruludur. Oyun algılanan şekliyle ‘bu kıyasıya rekabet Dünyasında’, güç ve mevki elde etmek ve böylelikle var oluşunu güvenceye almak oyunudur. Politika Dünyasının tek farkı, özünde – bu ‘oyunu’ daha görülebilir kılması sadece…
İnsan ne zaman ki oyuna kapılıyor ve bunun sadece bir oyun olduğunu ‘unutuyor’; cehaleti, kendisi başta olmak üzere herkesin başına dert açmaya başlıyor… Oyuna kapılmış ve oyunlarında kaybolmuş çocuklar gibi, gerçekliği kendilerinden menkul (ve aslında fazlaca bir gerçekliği olmayan) bir dava yolunda, baştan ve yoldan çıkıyor…
Bir şekilde ‘rollerin’ olduğu ve dağıtıldığı her alanda, bu oyun kuruluyor ve politik şiddet, alabildiğine sahne alıyor demektir. Zira rolünün hakkını vermek için artık kendini hatırlamamak gerekiyor. Anne-baba çocuğuna politik şiddet uyguluyor kimi zaman ve bazen de yöneticiler çalışanlarına… Bilgisi, mevkiisi, deneyimi, zamanlaması, kurnazlığı, cahil cesareti, gücü ile otorite elde edenler, edemeyenlere…
Korku oyunu, oyuncuları için acı içerir. Zira korku, gerçek acılardan korunmak için zihinde yaratılan – sanal – acı demektir. Esasında korkan kişi, acısıyla baş etmenin yollarını arıyor demektir. Eğer politik şahsiyetlere baktığınızda, bir çoğunun yüzlerinden kolayca okunabilen katılığı, gerginliği, hırsı, tatminsizliği görebiliyorsanız, bir ihtimal çektikleri acıyı da süzebilirsiniz. . Sorun şu ki, korkan kişi, cehaleti sebebiyle, acısıyla baş etmenin sağduyulu ve zarif yollarını bulmakta zorlanacak demektir. Dolayısıyla korkan kişi, yaşadığı acıyla başa çıkabilmek için bu acıyı dışına taşımaya çabalayacak ve kaçınılmaz olarak başkaları için de yeni ve gereksiz acılar yaratacak demektir.
Politik şiddet oyunu, acıyı dışına kusma oyunudur. . Eğer acı çeken politik şahsiyetlere baktığınızda, onların yüzündeki katılığı, gerginliği, hırsı görebiliyor ama aynı anda, onlara bakmaktan kaynaklanan, kendi yüzünüzde ve yüreğinizde beliren katılığı, gerginliği, hırsı göremiyorsanız siz de bu oyunun oyuncularındansınız demektir. Zira siz de birinin yanında ötekinin karşısında ve aynı gelip geçici oyunun, aynı bitimsiz mücadelenin içerisindesiniz demektir.
İnsanın bu oyundaki kızdığı, yerdiği aktörlerle arasında pek de fark olmadığını görebilmesi için sanırım önce kendi gözündeki perdeleri görebilmesi gerekiyor. Ve insanın bu oyunda kaybolmuşlara gerçek bir faydasının olabilmesi için evvela kendi kalbine yüklediği ağırlığı görmesi ve bırakması gerekiyor.
Birini ötekinden ayıran şefkat, şefkat değildir. Kendisine kör olanın, başkasına vaat ettiği şefkate, evvela kendisinin ihtiyacı var demektir.