En güzel duam: Allah hepinize şükürden ağlamayı nasip etsin. Geçen gün bana yine oldu.
Bazen ümitsizliğe kapıldığınızı biliyorum sanki her şey kötüye gidiyor, hiç iyi bir şey olmuyor. Çocuklar ölüyor, her yerde ölüm var, savaş var, açlık var ve hiç bitmeyecek gibi. Bu olumsuz düşünceler sizi esir aldıkça daha da depresif olmaya başlıyor ve hayattan soğuyorsunuz.
“Niye yaşıyoruz ki gerçekten insan gibi insan olabilecek miyiz ya da ben görebilecek miyim insanların sevgi, mutluluk, hoşgörü anlayış ve iyilik içinde birbirlerini destekleyerek savaşsız bir dünyada yaşadığını?” diyorsunuz biliyorum.
Ama göreceksiniz hem de zannettiğiniz kadar uzak değil.
Bazen bir kitap okuyorum, Aeden gibi, kalbim kanatlanıyor “İşte bu!” diyorum. Bu kitabı herkes okumalı. Bir anda yüzbinlerce kişinin algısı açılacak ne güzel! Helal olsun Azra Kohen‘e diyorum.
Bazen bir oyun izliyorum, “Ödünç Yaşamlar” gibi, o kadar mutlu oluyorum ki! İşte bu! Diyorum. Helal olsun Ali Poyrazoğlu‘na ne çok insana aynı anda ulaşıyor, ne çok insanın gelişimine katkıda bulunuyor!
Bazen bir film izliyorum, “İnterstaller” gibi, “İşte bu!” diyorum bu filmin birçok insanın bilincini bulunduğu yerden çok daha yükseğe taşıyacak olmasının şükrüyle ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum. Helal olsun! yapımcıya, yönetmeye, oyunculara ama en çok senariste diyorum.
Bazen küçük gibi görünen ama kocaman bir haber düşüyor önüme: “Bodrum’da 10 çocuk deniz kabuğu satarak kazandıkları parayı, civcivleri enkaz altında kalan Ayşe nineye verdi” gibi. İşte bu diyorum. Bu çocuklar hepimize yapılması gerekeni yaparak öğretiyorlar, ne kadar çok kişiye örnek oluyorlar. “Helal olsun bu çocuklara!” diyorum. Kalbimde çiçekler açıyor.
Hiçbir şey olmuyormuş gibi görünüyor ama inanın çok şey oluyor. Her bir köşede her bir kişi kendi elinden geldiğince bir şey yapıyor. Kimi küçük kimi büyük ama aslında hepsi çok değerli ve birleşince çok daha büyük.
Geçen gün en büyüklerden birini duymak nasip oldu (ne olduğunu söylemeye şimdilik iznim yok) zihnim ne duyduğumu anladığı anda gözlerimden yaşlar boşandı ve içim “Biliyordum!” dedi. Sonrası gözyaşlarım ve şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun…
Karıncalar gibi herkes bir köşede öyle güzel çalışıyor, tam olarak yapması gerekeni, kendine düşeni yapıyor ki, seminer verenler, eğitim verenler, meditasyon, enerji, şifa, yoga çalışmaları yaptıranlar. Çocuk okutanlar, açları doyuranlar, hayvan katliamlarına dur diyenler, kedilere yuva arayanlar, barınaklara yardım edenler. Tohum ekenler, ağaç dikenler. Aklıma gelmeyen sayamadığım yüzlerce iyilik.
Ya da bunların hiçbirini yapmayıp yalnızca sevgi dağıtanlar. Varoldukları haliyle etrafa neşe, mutluluk, sevgi yayarak örnek olanlar. Her gün bir kişi, üç kişi, beş kişi derken toplumun bilinci yükseliyor. Hep birlikte sevgiyle varolmanın en güzel şey olduğunu herkes anlamaya başlıyor.
Sonunda herşey birden düzeldiğinde hep birlikte mutlu olacağız ve hep birlikte kutlayacağız.
Umudunuzu kaybetmeyin, dikkatinizi tek tek olan kötü olaylarda tutmayın. Bütünü görmeye çalışın. Ayrıntıların oluşturduğu bütüne bakın. Çok kötü dediğiniz şeye zaman geçtiğinde iyi ki öyle olmuş diyeceksiniz.
Umutsuzluğa kapılmayı, kötüyü dillendirmeyi bırakın. Sadece elinizden geleni yapın, herkes için, bütünün hayrına. Ve inanın her şey yolunda.