Zorlu bir devreye misafir olmuş ruhlarımız. Karanlıkta ve aydınlıkta olan her ne varsa, saf tutmuş dört bir yanda. Hissetmekte kimilerimiz maddenin ağır tesirini ruhlarımızda. Işığını parlatan ruhlar, karanlığa inat sonsuz kudretiyle ilerledikleri aydınlık yolda. Nelere tutunduğumuzu görme zamanı gelmedi mi? Nelerle özdeşleştiğimizi düşünme zamanı gelmedi mi? Unuttuğumuz gerçekliğimizi hatırlama zamanı gelmedi mi? Geç olmadan hakikate uyanma zamanı gelmedi mi?
Kendini bilme yolculuğuna çıkmış kadim yolcularız her birimiz. Düşmüşüz kendimizi hatırlamak uğruna zorlu sınavlarla mücadeleye. Bizler maddenin üzerimizdeki tesirini yenebilmek için nicedir yaşam deryasında yüzenleriz. Bu dünyada can bulup, ruhsal kudretimizle sonsuzluğa yürüyenleriz. Her devrinde deneyimlerimizle, yaşamdan hakkınca öğrenenleriz.
Neden dünya yaşamında varlık gösterir insan? Hangi değerleridir yaşam sahnesinde insanı kudretli kılan? Hangi bilinç seviyesindeyiz her birimiz bu yaşam oyununda? Uyanabildik mi derin uykumuzdan kolektif olarak? Hangi sorumlulukları üstlendik bütünün hayrına? Hangi evrensel ilkeleri öğrenip içselleştirebildik? Hür irademizle hangi yoldan ilerlemeyi seçtik? Ruhumuzu hangi değerlerle besledik? Yaşam tarlasına hangi güzellikleri ektik? Geçmişin önümüze serdiklerinden neler öğrendik?
Ruhun ebedi yolculuğunda açılır ve kapanır farklı devreler. Her devresiyle yaşam, tüm gerçekliğiyle serilir önümüze apaçık. Gökten ve yerden aldığı etkilerle, yaşanır türlü deneyimler dünya sahnesinde. Havasıyla, toprağıyla, suyuyla ve ateşiyle maddenin her hali bize hizmette. Her tesiriyle ruhlarımız maddeyle zorlu mücadelesinde. Ruhun kudretiyse maddenin esaretinden özgürleşip, maddesel olana hükmedebilmesinde.
Yaşam sahnesinde can bulmuş bedenlerimizle deneyimler yaşayan ruh yolcularıyız. Unuttuğumuz hakikatimizi hatırlama yolculuğunda, giyinmişiz tüm kimlikleri üzerimize. Uykuyla uyanıklık arasında, bir ayağımız yerde bir ayağımız gökte. Kalp atışı misali bir varız bir yokuz bu âlemde. Kurgulanmış oyunları gerçek sanıp, ne yazık asıl gerçekliğimizi unutanlarız. O vakit soralım kendimize nedir bizim gerçekliğimiz? Hangi evrensel ilkeleri yolumuza rehber edindik? Hangi değerlerimizle yaşamı güzelleştirdik?
Evrensel değerlerle aydınlığa açılır kapılar. Nasıl bir gerçeklik inşa edilebileceğimizi sunar bize tüm öğretiler. Özgür iradeyle yürüyeceğimiz yolu seçenleriz hepimiz. Düşlerimize inip, duygularımızla deneyimleyen ve deneyimlerimizle hakkınca ilerleyenleriz sonsuzluğa. Ezelden ebediyete ruhsal akitlerimizle yürüyenleriz dünya yolculuğunda.
Düşlerinde ne saklar insan? Duygularını hangi değerler besler? Davranışlarını hangi etkiler kontrol eder? Deneyimleri ne söyler ruhuna? Hangi bilinç seviyesinde görür kendini? Nerede hisseder ruhunun mertebesini? Nedir yaşamda varoluş sebebi? İnşa ettiği dünya sahnesinde nerede görür kendini?
Yaşam deryasında can bulmuş her ruhun bir varlık nedeni bulunur. Her zerresiyle yaşam bulmuş ruh parçalarıyız her birimiz. Düşlerimize inip, duygu ve düşüncelerimizle deneyimlerimizi anbean özgür irademizle seçenleriz. Kendini bilme yolculuğumuzda ne öğretir dünya sahnesi ruhumuza? Kendini hatırlama yolculuğumuzda, hangi unuttuğumuz gerçeklere uyanırız hakkınca?
Nasıl bir devreden geçmekte uygarlığımız, düşünme zamanı gelmedi mi? Bedenimizi besleyen toprak bize neyi anlatır? Derinliklerinde sakladığı sırlarıyla sular bize neyi gösterir? Doğamızı zenginleştiren ağaçları, bitkileri, çiçekleriyle ve havasıyla bozmakta olduğumuz tabiat bize neyi düşündürür? Ruh taşıyan her canıyla hayvanlar âlemi bize neyi haykırır? Yıldızlarıyla ve gezegenleriyle gök kubbe hangi sırlarını bizden saklar? Hakikat ilmine vakıf olanlar, bize neyi fısıldar? Tüm öğretiler bize neyi gösterir? İnsan hakikatin neresindedir?
Yerde ve gökte saklı olan tüm gizemlerin aralanmış nicedir perdeleri. Karanlıkta olan her ne varsa görünür olmuş zamanlıca. Kaçınılmaz olan uyanıştan kaygılananların, son çırpınışları görülmekte. Özündeki kudreti hatırlayanların cesareti, kimilerini çaresizliğe düşürmekte. Yalanlarla kurgulanmış her ne varsa, köhnemiş gerçekliğiyle apaçık ortada. İnsan şu zamanlarda gerçekliğine uyanışında…
Gerçekliğimize uyanıp hakikati görme zamanı gelmedi mi? Perdelerimizi kaldırıp kurgulanmış oyunları görme zamanı gelmedi mi? Özgür irademizin gücünü elimize alıp, değerlerimizi yeniden inşa etme zamanı gelmedi mi? Ruhsal akitlerimizi anımsayıp, varoluş amacımızı keşfetme zamanı gelmedi mi? Aynı özden gelen ruhla can bulup, ayrı düşmüş her zerremizle kendimize uyanma zamanı gelmedi mi? Unuttuğumuz gerçekliğimizi hatırlama zamanı gelmedi mi?
Bizler kendimizden kendimize yolculuğumuzda, gerçekliğini hatırlama yolculuğunda olan kadim yolcularız. Bastığımız topraklarda ruhsal gücümüzle, ebedi hür yürüyenleriz. Aydınlık yarınlara umutla ve kararlılıkla ilerleyenleriz!
Ruhumuzun sancısı karanlığa hükmedemiyor. Sessizlik ve suskunluk içine kocaman bir çaresizlik bürümüş halde orada duruyor ruhum…