Çağımızın sorunu, hızlıca tüketiyoruz her şeyi. Beraberinde yitiriyoruz sahip olduğumuz en kıymetli değerlerimizi. Sağlığımız, umudumuz, yaşamdaki konforumuz, yaşam enerjimiz ve yaşama sevincimiz oluyor bizden gidenler. Ardından kaybettiklerimiz için mücadelenin içinde buluyoruz kendimizi.
Gündelik rutinlerimizle, telaş içinde yaşıyoruz hayatımızı. Zamanı ruhumuzda hissetmeden, zamanla akıp gidiyor hayat elimizden. Yemek, içmek, nefes almak, uyumak ve dinlenmek gibi gereksinimlerimizi doğru ve yeterli nitelikte karşılayabildiğimizin ne kadar farkındayız? Derin uykuda mı zihnimiz, yoksa uyanık mıyız hayatın kucağında? İsteklerimizle ihtiyaçlarımız arasındaki ince ayrımın ne kadar farkındayız? Sağlığımız için var olan tehditlerin ne kadar farkındayız? Denge ve uyum halinde mi bedenimiz ruhumuzla? Hastalıkların hayatımıza girmesinde temel sorunlardan biri belkide; var olan dengenin bozulması. Denge bozulduğunda hastalık gibi tehditler bazen yolumuza çıkıyor. Diyabette bu tehditlerin başında, bizi ayrı bir yolculuğa zorunlu kılıyor.
Hayatımıza ansızın ya da sinsice giren, kronik hastalıklar arasında başlardadır DİYABET hastalığı. Önemi büyüyerek artan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, küresel bir sağlık sorunudur. Diyabet hayatımıza girdiğinde varlığıyla, hayatımızdaki denge ve uyum sorununu bize daima hatırlatır. Yaşam anlayışımızı, yaşama tarzımızı, yaşamdaki esnekliğimizi ve tutarlılığımızı sorgulatır. İrademizi ve yeterlilik algımızı, korkularımızı ve cesaretimizi, yaşamdan beklentilerimizi ve yaşama kattıklarımızı sorgulatır. Kişilik yapımızı ve sorunlarla baş etme gücümüzü sınar. Diyabetle yolculuğumuzda, aile ve sosyal çevremizin gerekli desteğini sınar. Diyabetle yaşam kendine özgü kuralları olan, kendi renginde bir yolculuktur. Bozulan yaşam kalitesi, iş gücü kaybı ve büyüyen mali yüküyle zahmetli bir serüven yaşatır yolcusuna.
Dünya genelinde 425 milyon diyabetlinin yer aldığı bir tren yolculuğunda, yolcularını gönülsüz seyahate çıkarır diyabet gerçeği. Dünyanın genelinde birçok istasyonda, her 11 yetişkinden 1’i beklemekte o treni ne yazık ki. Her 2 diyabetli yolcudan 1’i ise habersiz yolculuğundan. 1 milyondan fazla çocuk ve ergende, tip 1 diyabet sorunuyla giden trenin yolcusu aynı zamanda. Diyabet her 6 saniyede bir yolcularının karşısına, ölüm gerçeğiyle yüzleşme belirsizliğini getirir. Hastalık olarak yaşattığı süreçlerle önemli bir anlam krizidir bu sorun.
Diyabet bütün dünya insanlarına: “Varlığımın farkında ol!”, “ Beni tanı, anla ve sonuçlarımı bil!” ve “Çözüm üret!” uyarısında bulunur her an haykırırcasına.
Ve diyabetli yolcularıyla tren, tüm hızıyla yoluna devam etmekte kendi gerçeğiyle…
Diyabet, yaşamın dengesinde bir bozulmanın sonucudur neticede. Sanayileşmeyle ve ilerleyen teknolojiyle birlikte, gün geçtikçe doğal yaşamdan uzaklaşma içinde uygarlığımız. Gelişen bu durumla birlikte hayatımızda, birçok alanda adaptasyon sorunumuz var. Doğru beslenme konusunda bilgi ve farkındalık eksiliği sorunlarımızdan biri. İhtiyacımız olandan fazlasını tüketme eğiliminde olma gibi zafiyetlerimiz söz konusu. Tembellik gösterme tuzağıyla birlikte, hareketsizliği disiplinli harekete yeğliyoruz ne yazık ki. Bedenimizi yeterince tanımıyor ve onun diliyle iletişim kurmuyoruz kendimizle. Bedenimizin işletim sistemlerini göz ardı ediyor ve sistemin ayarlarını bozuyoruz farkında olmadan. Ruhumuzun sesine kulak kapatıyoruz çoğu zaman. İrademize zincir vurup, köleleştiriyoruz kendi kendimizi bitmeyen isteklerimize. Farkındalıktan yoksun kendi özümüze saldırıp, tüketiyoruz aslında azar azar yaşam enerjimizi.
Nihayetinde; bedenimizle ruhumuzun iç ve dış dünyamızla uyumunu bozduğumuzda, tip 2 diyabet gibi sağlık sorunları davetsiz misafirimiz oluyor hayatımızda. Ve biz sorunlarla besleniyoruz sonrasında. Tokuz, ama hep açız! Ne ruhumuz doyuyor, ne hücrelerimiz, ne zihnimiz, ne de biz…
Diyabet yaşadığımız çağın önemli bir sorunu olup, hızla yolculuğunu sürdürmeye devam ediyor. Diyabet gerçeğini tanımaz, sorunun farkında olmaz ve gerekli önlemleri almazsak; diyabetle gönülsüz yolculuk için sırada bekliyor olabiliriz ne yazık ki!
Diyabetle yolculuğunda bu tren, yolunda tüm hızıyla gitmekte neticede…
Önlem alınmazsa 25 yıl içinde, sırada bekleyen 200 milyon yolcusunu daha bu yolculuğa dahil etme olasılığıyla çağımızın sorunu DİYABET!
Öyleyse DİYABETİN farkında olalım ve fark yaratalım hep birlikte.
Şenay Zuhur
Kaynak: İNTERNATİONAL DİABETES FEDERATİON (IDF). 2017. Diabetes Atlas- 8th Ed
Bu nedenle tehlikenin farkında olmak gerekiyor
tüm hastalıkları insanların varoluşlarına yerleştirip duruyorlar, daha fazla kar uğruna çocukları bile gözden çıkartıyorlar. Nefs ve ego öyle ilginç şekilde birbirini besliyor ki ölüm bu ikilinin ortaklığını kutsarcasına can almaya devam ediyor…