Kendimizden başka aslında kimseden sorumlu olmadığımızı anladığımızda, diğerlerinin de kendi seçimleriyle yaşadıkları hayattan ancak kendi farkındalıklarıyla ilerlediklerini algılayacağız.
Yüklerini taşımaya gönüllü oldukların, sorumluluklarını hevesle almaya çalıştıkların hayatını kolaylaştırdıkların belki de onların alanına zarar verip kendine bağımlı kılıp, bağımsız olmalarını engellemektir. Bu gördüklerine göz yummak değil ama çocuğun oturduğu yerden su istediğinde “kendin de alabilirsin ” diyebilmektir. Zor durumda olan birine yardım etmemek değil, ona fırsatlar sunmaktır. Bazı yardımlar kısırlaştırırken, bazıları kişinin kendini fark etmesini sağlar.
İçsel, yaşamak için sana ihtiyaç duyulmasından memnun olsan da senin en büyük hediyen kendine bağımlı kıldıklarını özgürleştirmendir. Bu ayrıca senin de bağımsız olmandır.
Diğer taraftan seni, yaptığı iyilikle köleleştirmeye çalışan, iyilik kisvesi altında saklanan kötülük en görünmezidir. Kendini suçlu ve borçlu hissettirmeye çalıştıran, boyun eğmeni bekleyenlerden gelen destek aslında hep bir satın almadır. Verirken de, alırken de içimizde taşıdığımız tohum duyguları iyi analiz etmeli, neye hizmet ettiğini keşfetmeliyiz.
Fedakarlık çok dile geliyorsa, bu altında yatan egonun beslenmesi için bir araç haline gelmesindendir. Özveri sanılan uzun zamandır kurban psikolojisini bilinçli kullanarak insan sömürenlerin malzemesine dönüşmüş, kelime tanımını yitirmiştir.
Bu yüzden yardımımızın ve desteğimizin gerçekliğini algılamak istiyorsak yapıp unutup unutmadığımıza ya da beklenti içinde yaşıyor olup olmadığımıza bakmalıyız . Biri özgürlük diğeri iki taraf içinde tutsaklıktır . Sevgiler