Yaşamın amacı, an’da kalmayı öğrenerek mutluluğu sürekli ve kalıcı olarak yaşamayı başarmaktır. Bunu başarmak yoğun bir çaba gerektirir. Kişi, geçmişinin olumsuz anılarının etkilerinden kurtulmalı, geleceğini yeniden yapılandırmalı ve an’da kalarak hayatının keyfini sürdürebilmelidir. Bu amaç doğrultusunda, birçok farklı teknik bulunmaktadır ancak temel olarak tün bu teknikler 3 ana grupta toplanabilir.
Bunlar beden, ruh ve zihindir. Ana amaç da, üçünün arasındaki dengenin ve bütünlüğün sağlanmasıdır.
Maslow İhtiyaçlar Hiyerarşisi ile de, bilimsel anlamda da ortaya konulduğu gibi mutlu ve başarılı olmak için hepimizin gerek bireysel anlamda gerekse aile, iş ortamı gibi kurumsal anlamda kendimizi sürekli geliştirmeye ihtiyacımız vardır. Bu amaçla yaptığımız tüm eylem ve çabaları kişisel gelişim adı altında değerlendirebiliriz.
Kişisel Gelişim, hiç bitmeyecek ve sürekli kendimizi geliştireceğimiz bir yolculuktur. Bu yolculukta, karşımıza birçok yeni ve eski bilgi, metot, teknik ve öğreti çıkabilir. Her yöntem kendi içinde birçok faydalı bilgi içermekle beraber, herhangi birinin tek ve en üstün çözüm olduğunu söylemek gereksiz bir iyimserliktir.
Kişisel gelişim konularında kullanılan teknikler etkili oldukları zaman dilimi açısından 3’e ayrılırlar. İlk grup çalışmalar, geçmişteki olumsuz etkileri temizleme, ikinci grup geleceği yapılandırma ve üçüncü grup da an’da kalabilmeyi sağlayan tekniklerdir.
Birey veya kurum kendisine en faydalı olacak bilgileri sentezleyerek kendi yolunu belirlemeli, işine yarayabilecek, kendi imkânlarına en uygun yöntemleri öğrenerek ve uygulayarak yolculuğunu hızlandırmalı ve kolaylaştırmalıdır.
Kişisel gelişim konusundaki bilgi birikimlerini, deneyimleri ile birleştiren ve bu sentezi, metodolojik olarak başkalarına anlatacak bilinç düzeyinde olanlar gerekli formasyon eğitimlerini de aldıktan sonra eğitmen olabilirler. Gerek kişisel gelişim bilgilerinin gerekse koçluk teknik ve sürecinin son aşaması olarak eğitmenlik düşünülmelidir. İyi bir uygulamacı olamayanın iyi bir eğitmen olamayacağı gibi, iyi bir uygulamacı olsa bile eğitmen olmak istemeyen kişinin eğitmen olması mümkün değildir.
Koçluk, başkalarına katkı sağlamak, iyilik yapmak hevesinden çok daha önemli bir görevi içerir. Kendi kendine yapılan uygulamaların yetersizlikleri ve başarısızlıkları koçluk yaklaşımını devreye sokmuştur. Kişi, belirli şartlar sağlanmadan kendi kendine sorduğu sorulara doğru cevaplar alamayabilir çünkü egosu devrede olacak ve onun kendisiyle yüzleşmesine izin vermeyecektir. Oysa yetkin bir koç, kullanacağı dil, sorular ve özel tekniklerle kişinin egosu ile özü arasındaki farkı gösterip çok ciddi bir Farkındalık yaratabilir.
Kişisel gelişim yolculuğunda mutluluğu yakalayabilen, egosunu kontrol edebilen, kendini sürekli geliştirmek isteyen ve bu amaçta çaba sarf eden bireyler, başkalarının kişisel gelişim yolculuğuna yardımcı olabilirler yani bir şekilde rehberlik görevi yapabilirler. Başarılı bir koç, başkalarının kişisel gelişimine rehberlik ederken kendi gelişimine de önem verendir.
Bir koçun veya kişisel gelişim uygulamacısının bilmesi ve kabul etmesi gereken en önemli nokta, ulaşılmak istenen noktaya ulaştıracak birden fazla seçenek olduğudur. Koç, alçak gönüllükle, kendisine danışan kişiye yapabileceği en büyük katkıyı yapmaya çalışmalıdır.
Kuantum fiziği, Newton’cu klasik fiziğin ortaya koyduğu temel ilkelerin atom altı mikro düzeyde farklı şekilde çalıştığını ortaya koyar. Kuantum fiziğinin farklı deney ve isimlerle ortaya konan bu ilkeler günümüze kadar çürütülememiştir. Kuantum fiziğinin ortaya koyduğu yeni ilkeler, kişisel gelişim konusunda çalışanlar için de gerek felsefik gerekse teknik anlamda açılımlar sağlamıştır.
Bilimsel bulgulara dayalı felsefe, iş yönetimi gibi sosyal çıkartımları sağlayan modellere paradigma dendiğine göre, Newtoncu fizikten Kuntum Fiziğine geçiş çok büyük bir paradigmal değişimdir. Belki çok kısa bir süre sonra yeni bir bilimsel buluş, mesela tüm gerçekliği açıklayan bir “Her şeyin Teorisi” bizi yeni ufuklara taşıyacaktır.
Kuantum felsefesi veya Kuantum gerçekliği olarak adlandırılan, Çekim Yasası olarak da bilinen fenomen, işte bu değerler bütünlüğündeki değişimin (paradigmal değişim) kişisel gelişime uygulanması ve kişilerin farkındalığını arttırmaya yönelik çabaların bütünüdür.
Unutulmaması gereken, kuantum fiziğinin bir gerçeklik olduğu ve bizim henüz bu konudaki bilgilerimizin çok yetersiz olduğudur. Sadece fizik değil tüm bilimsel gelişmeler, kişisel gelişime destek olmaktadır.
Fizik ilkelerindeki değişikliklerin bilinmesi ve kişisel gelişim konularında model olarak kullanılması, kişisel gelişim, psikoloji gibi sosyal konuların bilimsel olarak çalışma çabasıdır.
Dünyanın düz olduğu iddia edildiği dönemlerde, dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü bilen bilim adamları vardı. O dönemlerde, henüz Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeği bilimsel olarak kanıtlanmasa bile, dünyanın düz veya yuvarlak olduğunu düşünen veya düşünmeyen; bilen veya bilmeyen herkes bu gerçekliğin sonuçlarını aynı şekilde yaşıyorlardı.
Kuantum fiziğinin ortaya koyduğu gerçeklere inanalım veya inanmayalım, bilelim veya bilmeyelim hepimiz aynı fizik ilkelerine tabiiyiz. Tek yapmamız gereken bilinçli olarak, bilimden faydalanmak olmalıdır.