17 Şubat’ta Oğlak burcu transitine başlayacak olan Mars, 30 Mart’a kadar oldukça dikkat edilmesi gereken kavuşum açılarıyla hayatımızda iz bırakacak olaylar zincirini başlatmaya geliyor.
Mars kendi başına harekete geçmeyi, savaşmayı, libidoyu temsil ettiğinden bu yüksek adrenalin seviyesi, Oğlağın soğuk ve kuru yapısıyla karşılaştığında harı düşen ateş gibi daha kontrollü bir hale bürünüyor. Kontrol edebileceğiniz bir yaşam enerjisiyle neler yapabileceğinizi bir düşünün…Artık istediğiniz yere fokuslanabilirsiniz. Çünkü hem cesursunuz hem de planlanmış ve alternatifi olan riskler alıyorsunuz. Dikkatiniz çok yüksek ve motivasyonunuz düşmüyor. Bir maraton koşucusu kadar azimlisiniz. Vazgeçmiyorsunuz. Hep bir ”B” planınız var. İşte bu bakış açısı, bu duygularımız, bu kendimizi harikulade hissedişlerimiz yaklaşık bir buçuk ay kadar hayatımızda etkilerini gösteriyor olacak.
Bu saydığım güzel enerjiler Mars olasılıklarının olumlu olanları elbette. Bir de gölge yönü var. Karamsarlığa, dünyevi hırsların artmasına, insafsızca yoluna çıkan her şeyi ezip geçmeye sebep olabilecek negatifler barındırıyor. Mars yolculuğunun hemen başında Chiron ile sert görünüm yaparak, sonuçları can yakan yüksek agresyona, anlamsız güç savaşlarına sebebiyet verebilir. Hemen peşinden 2019 un son tutulması olan 26 Aralık güneş tutulmasını tetikleyecek. Oğlak burcunun ilk dekanındaki tutulmalar için kadim bilgiler ”Büyük Adamların Kötülüğü ve Halkın İsyanı” diyordu. İşte tam burada bir tetiklenme etkisi söz konusu. Daha sonra Mars güney düğüm ile kavuşarak eski ve problemli tüm dinamikleri tekrar hayatımıza dahil etmeye çalışacak. Çok sert görünümler bunlar.
Aslında Oğlak Marsının ”Cebbar” enerjisini ”Yeni bir Dünya Düzeni” inşa edebilmek için kullanabilsek şahane olurdu. Ancak sizlerin de gayet farkında olduğunuz gibi yeryüzü yoğun bir negatif bombardımanı altında adeta. Kötü insanlar her gün kumbaraya atılan bozuk para gibi kolektifin havuzunu hırs, öfke ve açgözlülük enerjileriyle doldururken, iyiler pasifize olmuş hazin sonu bekliyor. Bu sebeple de Mars transitinden pek hayırlı sonuçlar bekleyemiyoruz…Hem dünyada hem de ülkemizde yaşanan pek çok sıra dışı gelişme aslında bizi bir uykudan uyandırmaya çalışıyor gibi. Bir felaket olduğunda kısa süreliğine de olsa üstümüzdeki tüm dünyevi dürtüleri bir kenara bırakıp erdem sahibi insanlar gibi davranıyor, olayın sıcaklığı geçince vampir elbiselerimizi tekrar giyiyoruz. İnsan topluluğu, toplu halde kendi yarattığı ”Çığ”ın altında kalmak üzere bilinçsizce yuvarlanırken yükselen ”Dua” lar kaçınılmaz sonu önlemek konusunda pek işe yaramıyor.
Belki de her şey yeniden başlamalı… Taaa en başından… Ama başlasaydı bile eninde sonunda büyük ikramiyeyi kazandıktan sonra yine de iflas etmenin bir yolunu bulan piyango milyonerleri gibi yaşadığımız karmaşaya geri dönerdik eminim. Bu kadar hırslarına teslim olmuş bir topluluktan iyi bir sonuç beklemek benim gibi iyimser biri için bile artık çok zor…
Evet Marsın Oğlak transiti boyunca Jüpiter-Satürn-Plüton ile yapacağı kavuşumlarda büyük haberler ve gelişmeler beklemek mümkün. Para piyasalarında dengeler bozulabilir. Sert hukuksal düzenlemeler, yaptırımlar ve yabancılarla olan ilişkilerde travmatik durumlar yaşayabiliriz. Askeri hareketlilik, sıcak çatışma ve terör eylemleri gündem olabilir. Yöneticiler tek başınaymışçasına hareket ederek kitleleri kaosa sürükleyebilir. Ülke haritasında tüm bu enerjiler diğer ülkelerle ilişkilerimizin olduğu 7. Evde gerilimi büyütüyor. Anlaşmazlıklar ve sıcak temas olasılığı var. Bu dönemde diplomasi büyük önem kazanacak. Ve dahi Mart ayı boyunca, özellikle sonuna doğru daha çok sismik hareketlilik olabilir.
Velhasıl çürümüş dişlerimizi anestezi yapmadan çekmeye gelmiş bir dişçi var karşımızda. Çekeceğimiz acıya rağmen doktorun işini yapmasına izin mi vereceğiz? Yoksa koltuktan fırlayıp çürüklerin kistleşmesine, sonra da bizi yavaş yavaş öldürmesine seyirci mi kalacağız? Oğlak/Yengeç tutulmaları ”Bu Düzen Değişmeli”yi hatırlatmaya gelmişti ve şu anda tam olarak onu yapıyor. Mesele şu ki siz buna gönüllü müsünüz? Olaylar içerisinde kendinizi nerede görüyorsunuz? Kabul eden tarafta mı?… Direnen tarafta mı?…