Öz varlığının sesine kulak verirse insan
Çıkartır üstünden bütün kimliklerini
Her tutunduğun kimlik bir çapa, seni bugünden alıkoyan
Öz varlığının sesine kulak kapadıkça insan
Bir yanılgı olur zaman, değerli olanı kaybettiren
Ruhunu besleyen her samimi adımın
Aydınlatır önündeki puslu ve karanlık yolları
İç sesini dinleyenlerdir sükûnet içinde kalabilenler
Bütün tutunduklarından özgürleşenlerdir kendiyle yüzleşebilenler
Tortularından arınıp, huzur içinde yol alanlardır
Ebedi ruhsal yolculuğunda olanlar
Öz benliğiyle tutunan, ruhunun o görkemli şuuruna
Maddenin esaretinden kurtulup
Ruhun mabedinde var oluşunu kutsar ebedi
“Ruh hayatın prensibidir” görüşüyle Eflatun, felsefesinde ruhun ölümsüzlüğünü savunur. Tıp ve felsefe alanında eserleri olan İbni Sina ise; ruhun bedenden bağımsız kendini bilen bir cevher olduğunu savunmuştur eserlerinde.
İnsanın dengeli yaşam sürmesi, ruhun öz cevheriyle yolunu daima aydınlık kılmasıdır. Ruh bedene nihai hayat veren güçtür. Kendi gerçekliğine yaptığı bir yolculuktur ruhun sonsuz serüveni. Keşfeder insan her devrinde kendini öz farkındalıkla. Her deneyimin öğrettiği sırlar vardır hayatta. Yolundaki işaretleri izler, deneyimleriyle devam eder yolculuğuna insan. Hiç bitmeyen bir yolculuktur ruhun yolculuğu. Kimi zaman dingin, kimi zaman da fırtınalı.
Ruhun varlığı bedene ahenk katar. Uyumlu bir danstır birlikteliği. Uyanışıdır ruhun bedeni aracılığıyla deneyimleri. Her deneyiminde varoluşunu hisseder ruh. Bir varıştır ideali sonsuz vaatlerine. Deneyimleriyle vaatlerini hatırlayan ruh, olgunluk merdivenlerini çıkar zaman yolculuğunda. Hakikate uyanıştır yolculuğun gayesi.
Ruh sonsuzluğu deneyimlemek arzusundadır beden mabedinde. Telaş içinde yuvarlanır hayatın koynunda. Öz varlığını duyumsamak her anında, zihnin ve bedenin dengede olmasını sağlar. Ahenktir huzuru yaşatan. Ahengin bozulması ise kimi zaman hastalıkları davet eder hayata. Ruh bedenden özgürleşme çabasını hatırlar, hastalıkların sancılı devrelerinde. Farkındalık için ilahi bir dokunuştur bedene her hastalık. Ruhunu fark etmesi için dönüşmesi gerektiği hatırlatılır zihne. Ruh ve zihin arasındaki çatışmanın kurbanı olur beden, hastalık anlarında. Uyanış için bir fırsata dönüştürmektir aslolan hayatın her dokunuşunu. Hastalıklara da bu anlayışla bakmak gerek hayatta. Hastalık ve sağlık yaşamın bir parçasıdır birbirini tamamlayan. Ruh bedenle uyum halindeyse, insan sağlık ve huzur içinde bütünlük halindedir. Ruhun sonsuzluğa olan yolculuğunu fark etmek, ruhun özgürlüğüne kavuşumudur.
Özgürlük aidiyet duygusunu terk ediştir ruhunda
Özgür olmak önce kendinle buluşmanın hazzıdır
Buluşmak öz benliğinle
Tüm zincirlerinden azad olmaktır
Özgürleşebildiğin kadar var olursun hayatın yamaçlarında
Var olduğun kadar bilirsin hiç olmanın kıymetini
Varlıkta hiçlikte birdir hür olana
Tutunmaz ruhun gayrısına
Varlık deryasında sonsuzluktur yolun sonrasında
Huzur kokan doyumlu ve sağlıklı bir yaşam için ruhunuzun sesini dinleyin daima. Kalabalıkların gürültüsü bastırmasın ruhunuzun fısıltısını. Ruhunu her daim önemseyenlerdir, ebedi kendine yolculukta olanlar. Yolculuğunuz ruhunuzun ışığıyla huzur içinde olsun. Sonsuzluğun ahengini hissedin ruhunuzda.
Ruh var mı?
İnsan kimdir?
Neyi dinler ve neye inanır?
Gören, yorumlayan, anlayan zihnin yarattığı kaotik cehennemde kendisine yol arayan ve sessizlik isteyen yine zihin midir?
Yoksa içimize kaçmış bir sürü benlikten biri midir?
Sorular çok ama insan bir tane…Ve o da ne olduğunu bilme yolculuğunda binlerce yıldır cevap arayıp duruyor…
Kendini bilen her yolcu mutlaka yolunda hür adımlarla yürüyor