Hayatının yepyeni bir dönemecine girdin. Bir anda her şey değişti, hem de tahminlerinin çok dışında. Tavsiye bombardımanına uğruyorsun, birininkini uygulasan diğeri alınıyor, aslında hiçbiri sana uymuyor, uykusuzluk sana acayip şeyler yaptırıyor, biliyorum.
Bu yıl belki ilk defa Anneler Günü senin için de kutlanıyor. Bilmeni isterim ki yalnız değilsin..
“Bebek uyurken sen de uyu” lafını söyleyen kişiyi süpürgeyle kovalamak istiyorsun, biliyorum. Ama merak etme, hiçbirimiz bunu başaramadık. Yalnız değilsin.
“Aaa bebeğe su vermezsen kabız olur. Sarılık olur. Kurur o bebek ayol” diyorlar, anne sütü veriyorum desen de, “Ama %80’i suymuş” desen de, “Su verirsem bebek süt emmez ama” desen de diyorlar. Desinler. Sen bildiğinden şaşma. Kulağını tıka. Bil ki yalnız değilsin.
“E canım sen de hep kucakta, hep kucakta taşırsan bu bebek kucağa alışır. Bırak bakayım onu şöyle yatağına” diyecekler. Benim doktorumun harika bir tespiti var; “Bebek kucağa alışır diyenler, anneden iş bekleyenlerdir.” Bunu aklından çıkartma 1. Bu lafının üzerine doktorum ekler: “Çocuklarınızı korkmadan, üşenmeden, bıkmadan, doyasıya kucaklayınız. Çünkü gün gelecek kucağınıza, gün gelecek yatağınıza, gün gelecek yuvanıza sığmayacaklar! ” bunu da bir kenara yaz bu da 2. Kucağında taşımaktan yorulacaksın, ama koynunda uyuya kalınca dünyalar senin olacak. Doyasıya sev, kucağına al bebeğini. Yavrunla arana kimse giremez. Kucağa alıştırmaktan tabi ki arada korkabilirsin, insan hep öyle kalacağını sanıyor, bil ki bu konuda da yalnız değilsin.
Yolda yeni tanıştığın teyze, girdiğin mağazadaki genç kız, senin hassasiyetini bilmeyen uzak bir akraba minicik bebeğine “iyilik” olsun diye şeker/çikolata uzatabilir. Derin bir nefes alıp sakince “Teşekkürler ama bebeğim yemiyor” demekte zorlanabilirsin. Hiç merak etme, yalnız değilsin.
Sen gecelerini uykusuzluğa teslim edip, çocuğunun sağlığını düşünerek onu emzirmek için elinden geleni yaparken çevreden “Kocaman çocuk olmuş canım bu artık, emzirme yeter” diyecekler. Normal, bir zamanlar doktorlar 3-4 aydan sonra sütlerini kesmelerini tembihlemiş annelerimize. Doğruyu böyle görmüşler, anne sütünün mucizesini o zamanlar bu denli bilememiş doktorlar, bilim adamları. Sakince “kanser hastaları fellik fellik anne sütü ararken ve bende bu mucize varken, bebeğimden neden esirgeyeyim?” diyemeyebilirsin her zaman. Biliyor musun; anne sütünün salgılanmasında en büyük etken serotonin (yani mutluluk) ve oksitosin hormonu. Stresten uzak dur, kafana takma, bebeğini bol bol emzir. Göğüslerin yara olabilir, sütünün azaldığını sanabilirsin, yorulabilirsin, bir de üstüne çevreden böyle baskılar görebilirsin. Emzirmeye devam et, yalnız değilsin.
Saçma sapan dergilerde “annelere tavsiye” adı altında sana en az 20 dakika banyoya zaman ayırmanı önerebilirler. “Bulduğum minicik aralarda yemek yemişim, çocuğun 25 kg çamaşırını yıkamışım (bir bebekten ne kadar çok çamaşır çıkabilir demeyin bana!!), akşam yemeğinin hazırlığını yapmışım, bulaşıkları yerleştirmişim,…. Tüm bunları yaptığım iki arada bir derede zamanların üzerine kesintisiz 20 dakika bulmuşum, buharlı, bol köpüklü banyo yapıyorum öyle mi??” diyeceksin, biliyorum. Bu yazıları yazan arkadaşlara ben de seninle selam yolluyorum.
Artık hamile olmadığına göre hamile kıyafetlerini kaldırmıştın, oysa şimdi hamile kalmadan önceki hiçbir kıyafetine giremiyorsun. Zaten o çirkin hamile kıyafetlerini uzun bir süre görmek de istemiyorsun. Hemen zayıflayacağın umuduyla yeni kıyafet de alamıyorsun. Siyah taytlar en sevdiğin arkadaşın olmuş, tuniklerden tunik beğeniyorsun kendine. Bil ki bu kiloları nasıl 9 ayda aldıysan, en az 9 ayda geri vereceksin. Hatta şımart kendini, 9 ayda aldığını 18 ayda vereceğini söyle kendine. Siyah taytlarla dostluğun bir süre daha devam edecek, maalesef bu konuda da yalnız değilsin J
Bu liste upuzun… Belki onlarca yazı çıkar.
Özetle; hiç merak etme güzel anne, yalnız değilsin.