“Gerçek sevgi, birini korumak değil; onun kendi yolculuğunu yaşamasına izin vermektir.” Bilinç, en derin rehberimizdir.
Bir zamanlar, insanların yaşayacakları dersleri fark ettiğimde onları korumak isterdim.
Düşmelerini, yanılmalarını, acı çekmelerini engellemek… İyi bir şey sanırdım bunu.
Fakat şimdi biliyorum: hiç kimsenin yolunu onun yerine yürüyemem.
Gerçek sevgi, birini korumak değil; onun kendi yolculuğunu yaşamasına izin vermektir.
Bu farkındalık, bilincimin en büyük dönüşümünü başlattı.

İzin Vermenin Cesareti
İzin vermek, pasiflik değildir.
Tam aksine, derin bir güvenin ifadesidir — hayata, insana ve evrene duyulan güvenin.
Birinin kendi dersini yaşamasına izin verdiğimde, onun ruhuna saygı göstermiş oluyorum.
Ve bu saygı, kendi içimde de yankılanıyor.
Artık ben de kendime izin veriyorum: hata yapmaya, yeniden denemeye, olduğum hâlimle yeterli olmaya.
Bu farkındalıkla birlikte içsel tekamülüm hız kazandı.
Çünkü artık direnmiyorum.
Hayatın bana sunduğu hiçbir deneyimi “engel” olarak görmüyorum.
Her şey, ama her şey, beni daha yüksek bir anlayışa taşıyan bir yakıt gibi.
Zorluklar, artık beni zorlamıyor — beni şekillendiriyor.
Birlik Duygusunun Derinleşmesi
Bu dönüşüm, yalnızca içimde değil; ilişkilerimde de yeni bir denge yarattı.
Kendim oldukça, daha fazla birlik hissediyorum.
Topluluklarla, dostluklarla, hatta yabancılarla bile daha derin bir bağ kurabiliyorum.
Artık “biz” olmanın gücünü hissediyorum.
Çünkü kendi benliğini gerçekten kabul eden biri, başkalarının varlığından tehdit değil, güç alır.
Beklentilerden özgürleştikçe, ilişkilerim sadeleşti.
Zorlamalar kayboldu; anlayış ve akış geldi.
Artık her şey daha kolay, daha doğal, daha kendiliğinden.
Hayatın mücadeleyle değil, uyumla ilerlediğini fark ettim.
Kendini Sevmek: En Derin Uyanış
Kendimi kabullenmek… belki de en uzun süren dersim buydu.
Ama şimdi, yalnız olmadığımı biliyorum.
Yalnızlık hissi, kendimden ayrı düşmenin yankısıymış.
Kendimi sevdiğimde, o yankı sustu.
Yerini derin bir huzur, dingin bir bütünlük aldı.
Her geçen gün, berrak ve geniş hissediyorum.
Artık kendimi küçültmeden, bastırmadan, saklamadan var olabiliyorum.
Kendim olmanın hafifliği, nefes almak gibi doğal geliyor.
Ve şimdi anlıyorum:
Hayat bana direnmediğim sürece direnç göstermiyor.
Her şey, tam vaktinde, kolayca akıyor.
Ben sadece izin veriyorum — olana, gelene, gidene.
Yeni Bir Denge
Bu bilinç hâli bana bir şeyi öğretti:
Gerçek güç, kontrol etmekte değil;
olanı kabullenip ondan büyümekte gizli.
Artık hayattan “mücadele” değil, bilgelik devşiriyorum.
Ve her yeni deneyim, bana kendimin yeni bir yönünü açıyor.
Bilinç genişledikçe, ben de genişliyorum.
Sevgiye, anlayışa, birliğe doğru…
Hayatın dokusu artık bana keçeden yapılmış yumuşak bir kumaş gibi geliyor:
dokulu, sıcak, canlı — ama esnek.
Ve o kumaşın içinde ben de varım.
Bir parçası, bir ipliği, bir nefesi olarak.
Gülay
İçsel Işığa Adanmış Bir Kalem




Tam bir bilge sözleri yüreğinize kalemi
nize sağlık.
Sevgili Gülay, “İzin vermek, derin bir güvenin ifadesidir” cümlesiyle yazında gördüğüm o sessiz devrime selam olsun. Senin kaleminle özgürlük ve bilinç içsel bir yürüyüşe dönüşmüş — bu yürüyüş yazında kendini yalın ve güçlü bir şekilde hissettirdi. Kalemine, bu daveti taşıdığın için teşekkür ederim.
Ne güzel anlatmışsınız… Kendine izin vermenin ne kadar derin bir özgürlük olduğunu bir kez daha hissettim. Ruhun sesiyle yazılmış bir yazı… Her cümlesi şifa gibi.
muhteşem bir yazı olmuş, tebrikler ve teşekkürler
Gönlüne, yüreğine sağlık canım, ne güzel ifade etmişsin ❤️❤️❤️