Düşününce var olmak

Decartes’in “düşünüyorum öyleyse varım” söylemi ile tanıştığım zaman, düşünmeyi varlığın salt gerçekliği olarak işledim hayatıma. Belki onun düşünme üzerine ifade ettiği bu sözcük bir matematik problemini çözmek için sarf edildi. Benim onu yorumlama biçimim ise çevremde olan biten her şeyi düşünmek olarak tezahür etti.

Düşününce var olmak

Jung ‘un gölge arketipleri ise burada devreye giriyordu. Kurban psikolojisi bu psikolojik döngünün ilk ve en önemli geri dönüşü oldu. Kendi kurban bilincim çevremdekilerin yetersiz kaldığını düşündüğüm yerleri dert ederek büyüyordu. Yoksul mahallelerin kapitalist sömürü düzeninde zengin mahallelere göre yaşadığı enlem boylam farkı bile içimde öfke yaratıyordu. Marx işçinin derdini bana yazdıkları ile aktarırken, işçiler çok da dertli görünmüyordu içinde olduğu kaostan.

Sevgilisinin şiddetine uğrayan kadın, vazgeçmiyordu celladına olan aşkından. Çocuk dayak yediği annesine sığınıyordu. Afrika’da açlıktan çocukları ölen adamla kadın, inadına yeni çocuklar getiriyordu dünyaya. Kaosun dengesi diyerekten olayı makyajlayan kişisel gelişim dünyasına da epeyce kızıyordum o zamanlar

Bir yanağına tokat atana diğer yanağını uzat diyene inat tekme tokat kavgalar çıkıyordu, her şey bir nedenle oluyor derin kabulde olmak lazım diyen dostlar arasında.

Dünya garip yer mirim, kendini kurban ettiğin şeyler özünde kurban olmayı çoktan seçmiş kişilerin izleriydi sadece. Garip bir misyon üstlenip tanrıdan rol çalmaya benziyor aslında yaşadığım süreç. Dünyaya dönüp bakınca başkalarının haklarını savunmak için ölen binlerce insan görebilirsiniz. Daha da ilginci senin kendi varlığını kurban ettiğin kitlenin çok da umurunda değilsindir. Komik olanı ise sana ilk taşı da onlar atıyor çoğu zaman.

Ne diyorduk, düşününce var olmak. Nasıl bir terbiye ile yontulduysa karakterim, kendi seçimlerini yapmış ve onun içinde mutlu olan kişilere daha fazla mutluluk vaat eden söylemler ile ortaya atıyordum kendimi. Komşunun tavuğuna kışt bile demezdi ama o tavuk sürekli kapının önünü pisletirdi, sahibi de yumurtasını yerdi. Evin önünü yıkamak da bana düşerdi. Tavuktur pisler. Özünde kurban psikolojisine girmediğini düşünen ve insancıl hareket ettiğini sanan ben aslında en derin mutsuzluğu sahiplenmiş, afralı tafralı bir mağdur olmuş da benim haberim yokmuş.

Düşünmek kolay iş aslında. Ne düşündüğün önemli burada. Akşam hangi yemeği yiyeceğini düşünmek, sabaha hangi kıyafeti giyeceği üzerinde düşünmek, yola nasıl çıkacağını düşünmek, giyeceği kıyafete hangi ayakkabıyı giyeceğini düşünmek. Farkında mısınız hepsi bir varlık sebebi. Varsın ve o varlığın mutlu olması, kendini iyi hissetmesi için düşünüyorsun. Seçimlerin de seni mutlu ediyor üstelik. Beyaz kıyafetler ile yağmura yakalanmadıkça sorun yok hâliyle mutsuzluk da yok. Kimsenin benim deli deli düşünce pınarından su içersine gerek yok. Aslında böyle bir şeye gerek de yok. Varlığın görünür olması için düşündüğün şeyler o varlığı güzelleştiren, onurlandıran, ona anlam katan şeyler. Böyle bakınca düşünmenin felsefi boyutu çok yorucu ve gereksiz geliyor. Problem çözmek için düşünmek buna kesinlikle evet diyorum ama karanlıkta yaşlanmayı seçen birinin ardından ışık taşıyıcı olmayı seçmek ve onun çenesini aydınlatmaya çalışmak çok ahmakça geldi birden.

Kendime yaptığım hadsizlik çok büyük. Hakkım olmayan şeyleri yük etmiş ve hak edilmemiş acılara da sürgün etmişim varlığımı. Bildiğinden değil bilmediğinden yapıyor olsa gerek diye düşündüm. Bilenin yapacağı şeyler değil bütün bu olanlar. Pek bir çelimsiz ve kırılgan geldi bütün bu hikayedeki düşünen adamın hâlleri. Boş, amaçsız ve iyilik budalası bir yüz gördüm cama vuran yansımada. Garip değil mi sizce kaybedeceğini bildiğin bir oyunda inatla mücadele etmek. Sanırım varlık sebebi olarak düşünceyi kendisine şiar edinince, kumarda her zaman masanın kazandığını unuttu özüm. Bu sefer olacak, bu sefer dönüşecek, bu sefer fark edecek kocaman bir fakir avuntusuymuş… İlahi Murat sen insanı düşün”dürt”mekten öldürürsün.

 

Yazar : Murat Tali

Yazar

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir