Dünyanın sorunu; insanın ruhu içinde hem eril yanını hem de dişil yanını layıkıyla yan yana taşıyamamasından kaynaklanır. Doğduğu anda esas cinsiyetini zaten üzerinde taşıyan insan, ruhunda taşıdığı diğer cinsiyetiyle barışık olmak için diğer cinsiyetten olan ya annesine ya da babasına daha yakın temasta olarak bu eksiğini tamamlar. Kız çocuklarının babasına, erkek çocuklarının annesine olan düşkünlüğünün sebebi de budur. Erkek çocuğu kadın yanını annesine sık sık sarılıp dizlerinde yatarak şarj ederken, kız çocukları babasının başının üzerinde oyun oynayarak, tıpkı bir telefon gibi sevgi şarj ederler eksik olan erkek yanlarına. Babası ile yeteri kadar doyum ve uyum içerisinde büyümüş bir kız çocuğunun kendine, hayata olan güveni sağlam ve korkusuz olur. Hayatına giren erkek arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde erkeklerin de tıpkı kız arkadaşları gibi güvenilir, sır tutan dostlar olabileceğine inancı tam olur. Annesi ile yeteri kadar doyum ve uyum içerisinde büyümüş bir erkek çocuğu, kadınlara sevgi ve şefkatle yaklaşarak onların nazik ve kırılgan olduklarını bilir. Kız arkadaşlarının çocuksu davranışlarına gülümseme ve anlayışla karşılık verir, onları korur ve kollar. Kız arkadaşları arasında arkadaşça koluna girilerek yürünebilengillerden olur. Bu da, dünyada sevginin ve mutluluğun başladığı ailedeki çağdaşlığın ve eğitimin ne derece önemli olduğunun göstergesidir.
Bir erkeğin sol tarafında herhangi bir organı ağrıyorsa hayatındaki kadına, bir kadının sağ tarafında herhangi bir organı ağrıyorsa hayatındaki erkeğe kızgın olduğunu bilmemesindendir. Aynada iki gözünün, kaşının ve yüzünün yarısına sırasıyla yandan baktığında aynı olmadığını, farklı olduğunu fark etmektir. Erkek yanın haliyle daha erkeksi kadın yanın daha yumuşak ve sakin yürür yüz hatlarında. Erkek yanıyla barışık olan kadın; erkeğinin yaptığı şakalara aynı denge ile karşılık verebilirken, barış olmayan kadın; bunu büyütüp en ufak bir şakasından ciddiyetle nem kaparak alınganlık yapar. Mesele karşı cinsiyetin yerine yeterince geçip empati yapabilme yeteneğine sahip olabilmek ve bunu yaparken yeteri kadar özgüven sahibi olabilmektir. Alınganlık çoğunlukla kişinin çocukluğunda bırakamadığı küsmenin kardeşidir ve kişi diğerinin gelip kendisine barışalım demesini bekler. Maalesef ki bedende olan bir özür ameliyat edilip dikiş tutabilirken ruhun özürleri dikiş tutamamaktadır. Hatta birçok ruh direk özürlü doğmakta ve en acısı da bu beden gibi görülmesi mümkün olmadığı için anlaşılamamaktadır. Kişinin karşı tarafın duygusal davranış ve zekasından tespit ederek öğrenebileceği bu detaylar bazen uzun bazen de kısa bir zaman almaktadır.
Kadın yanı en baskın ve en ağır olan kişiler bu yanını görmezden gelmeyi reddeden şiddet ve korku saçan kabadayılardır. Sanki yaradan bilerek kendilerine uyansınlar diye onlara fazladan kadınlık hormonu enjekte etmiştir. Kalbinin sesini bastırmanın yolunun sözünü değil sesini yükseltmekten geçtiğine inanmışlar bu sebepten korkutmaya şiddete sarılmışlardır. Ama her defasında daha güçlü hissettikleri içlerindeki o korunmaya muhtaç çocuğun elinden sevgi ve şefkat oyuncağını aldıklarını bir türlü göremezler. Kendi terörlerinden yayılan zararlı davranış çok geçmeden ve hız kesmeden hayatındaki kişilere de bulaşır. Ve dikkat edilirse aslında bu kabadayıların en derinlerde bir yerde eğer kendileriyle yüzleşecek bir yürekleri de varsa en şefkatli insanlar oldukları görülür.
Eril ve dişil yanı içinde denge içerisinde kalabilen bir ruh sorun ve olaylar karşısında kendisini sıkı tutmayı da öğrenecektir. Denge, atılan her adımda önem taşıdığı gibi insanı ayakta tutan yaşamın ana kuralıdır. Yemek yerken, uyurken, spor yaparken, kızarken, ağlarken ortada bir yerde bir limitte soluklanabiliyor isek dengedeyizdir. Aksi halde azalan yoksunluklar ve aşan dozlar karşılığında verilen ödünlerin sonu gelmez, gelemez. İnsanının mutsuzluğu bulamadığı özürlü olan dengesindendir. Hayat ince bir ipin üzerinde yürümek gibidir ve yeterince dikkat etmez de dengemizi kaybedersek ya şaşarız ya düşeriz.
Atılan her adımda hatırlanıp sahip çıkılan denge insanın huzur, sağlık, mutluluk ve başarısının anahtarıdır. Dengenize yaren olmanız dileği ile bir dengesellik içinde kucaklıyorum sizleri. Sevgiyi dengeye sararak giyin, ne üşür ne de terlersiniz. Bu sayede dengeyi yerlersiniz.
Yorumsuz ,hiçlik, güzel bir yazı idraktakiler icin.