‘İnsan’; unutan, hatırlamayan demektir

Kendini gerçekleştirme yolundaki her bir ruhun saf niyeti, varoluşun anayasasına attığı imzadır.
Sözleşmeye sadakatinin ölçütü ise eylemleridir.
İnsan, her an bunu hatırlamak üzere yaşar.
Çünkü insan; unutandır…
Çağla Meydan

‘Nisyan’ kelimesinden türeyen ‘insan’; unutan, hatırlamayan demektir. Biz ki; Yaratan’ın en büyük projesi, tüm sıfatlarının toplandığı tek varlık. Tüm kainatın içine sığdırıldığı ‘biz’, bir kendimizi sığdıramadık hiçbir yere. İçimizde yedikçe daha da genişleyen koca bir kara delik açılmışçasına kapıldık, sanal konfor alanlarımıza. Bilemedik; nerden geldik, nereye gidiyoruz. Daha da korkuncu, bunu hiç düşünmedik bile…

‘İnsan’; unutan, hatırlamayan demektir

Artık hatırlama vaktidir. Ayağa kalkma vaktidir. Bu dünyada ol’ma sebebimizi bilmekten daha önemli bir konu olamaz artık. Hele ki insanlık bu hale gelmişken, bildiğimiz, ezberlediğimiz, hiç sorgulamadan boyun eğdiğimiz tüm sistemler çökmüşken… Kendini unutmanın, amacını, varoluş sebebini unutmanın sonuçlarını yaşıyoruz. Daha fazlası gösterilmeden sorma vaktidir, görme, bilme vaktidir.

Şu satırları okurken lütfen bir anlığına durun, derin bir nefes alıp gözlerinizi kapatın ve sessizliğin o ince, sabit sesini dinleyin. Gözünüzün önünden tüm yaratılışın mucizelerini geçirin; her sabah yeniden doğan güneşin ilk ışınlarının yüzünüze vuran ılıklığını, kimsenin olmadığı bir koyda ayaklarınıza usulca sokulan dalgaların serinliğini, ayaklarınızın altındaki kumların suyla birlikte ıslanarak ayaklarınızı kavrayıp kendine daha da çektiğini, yağmur sonrası ormanın kokusunu ya da rüzgarın burnunuza taşıdığı yosunla karışmış deniz kokusunu, oradan bir martının çığlığı ve dağın zirvelerinde karın altından kafasını yeni çıkarmış cılız bir çiçeğin güzel yüzünü… Bir bebeğin cennet bahçesinden getirdiği o ten kokusunu içinize çekin, onun geldiği yerin huzurunu hayal edin. Hatırlamaya çalışın…

Şimdi, tüm bu güzelliklerin içinizde olduğunu ve kendinizin de böyle güzel olduğunu hatırlayın. Siz, en doğal halinizle, en çıplak halinizle güzel olan varlıklar, kurtulun üstünüze kat kat geçirdiğiniz kıyafetlerinizden, yıllardır varlığınıza ağırlık yaptığınız kabuklarınızdan…

Görün! Ne kadar da farklısınız birbirinizden… Ve ne kadar da aynı… Her biriniz kendi özgünlüğünde farklı, ama özünde aynı. Ayrıştırıcı değil, birleştirici olma vakti. Bunun için önce farklılıklarımızı kabul etmeli. Çünkü her birimiz, çeşitliliklerimizle zenginiz.

İnsan olmanın yolu uzun ve meşakkatlidir. Bu yol; kendini bilme, O’nu bulma yoludur. Önce basit arzulardan çok öte bir varlık olduğunu fark etmektir. Çünkü ancak o zaman bu yola düşülür, bu yolda yürünür. Bunun temelinde de aslında içimize yerleştirilmiş o ‘arzu’ yatar. Ama bu sefer arzunun yönü farklıdır; eskisi gibi gelip geçici, oyalayıcı oyuncaklara değil de öz’edir.

Kendini bilmek, öyle kolay iş değil. Bilmek ayrı, ol’mak ayrı. Ne dedik? Önce katmanlarımızdan kurtulmalı, pasımızdan; ön yargılarımızdan, toplumsal yargılarımızdan, korku ve endişelerimizden, güvensizliğimizden, kalıplaşmış inançlarımızdan, ayrıştırıcı, öfke dolu tüm bakış açılarımızdan. Bir çocuğun gözüyle bakmalı hayata; sevgiyle, limitsizce…

Kalpten görmemize engel olan tüm egosal arzularımız gerçekliğin perdesini çekmek için gözlerimize. Derin düşünceden uzaklaşmamıza neden olur kendimize taktığımız sanal gerçeklik gözlükleri.

Günümüzde derin düşünce, farkındalık, aydınlanma üzerine bir çok yöntem veya öğreti sunuluyor. Burada bile yine aynı yanılgıya düşüyor insan. “Benim yöntemim doğru, seninki yanlış.” yanılgısı yine bizi farklılıklarımızı kabul etmekten uzaklaştırıyor. Ne yaparsak yapalım, bir türlü öğrenemiyor muyuz çeşitliliklerin hep olacağını, olması gerektiğini, bunlarla mükemmel bir bütün olabildiğimizi. Kuştan yüzmesini, balıktan uçmasını beklerken, göremiyoruz asıl olanın özde, bütünde olduğunu, ancak birlikteyken ve özgünken bütüne fayda sağlayabileceğimizi…

İnsan sayısı kadar yol var nihayetinde bir yere çıkan. Neyse ki dairenin tek merkezi var, gerisi teferruat. Neyse ki tüm yolları çizen de O, açan da O. Yeter ki saf bir niyette ve çabada olalım. Sevgide, anlayışta, kabulde, güvende olalım…

Yazar Hakkında

İzmir doğumlu Çağla Meydan, Ortaokul ve lise yıllarını İzmir TED Kolejinde okuduktan sonra üniversite eğitimi için Ankara’ya gitti. 2002 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin Maliye bölümünden mezun oldu. 2003 yılında, New York’a taşınıp orada yaşadığı dönem içerisinde mesleğini icra etmeye başladı. 2008 yılında, Amerikan vatandaşlığını elde etmesinin akabinde New York’ta Muhasebe ve Finansal Yönetim üzerine Master eğitimine başladı. 2010 yılında aldığı Master diplomasının hemen ardından girmiş olduğu yeminli mali müşavirlik sınavlarını başarıyla geçip kariyerine New York CPA olarak devam etti. Manhattan’da finans sektöründe geçirdiği dokuz yıllık iş hayatının ardından, 2012 yılında Türkiye’ye dönerek İstanbul’a yerleşti ve Uluslar arası 4 Büyükler’den biri olan denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sağlayıcısı KPMG’de çalışmaya başladı. Akabinde kendi açtığı kredilendirme ve danışmanlık şirketini yönetmeye başlayarak finans sektöründe kısa bir süre daha devam ettikten sonra yaşam amacının bu olmadığı hissiyatıyla, mesleğini ve sektörü terk edip hayatına yeni bir sayfa açarak gönlünde gerçekten neyin yattığını keşfe çıktı. Gerek New York'ta geçirdiği yıllarda işten arta kalan zamanlarda, gerekse Türkiye'ye döndükten sonraki süreçte Kundalini Yoga, meditasyon, reiki gibi spiritüel çalışmalarda bulundu. Resim ve müzik yeteneklerinin üzerinde çalışırken gönlünden akmaya başlayan şiir ve sözleri de kaleme almaya başladı. Hayatının bir evresinde kadim öğretiler üzerinde çalıştı. 2016 yılında, eşiyle tanışmasının hemen ardından hayatlarını birleştirdiler. Evlendikten sonra tekrar yurt dışında yaşamaya başladığı süreçte, hayatın giderek derinleşen anlayışıyla ve bu yolda yıllardır biriktirdiği izlenim ve içselliğiyle gönül kabından taşan hislerini, makalelerini, sayısız şiir ve sözlerini paylaşmaya başladı. Makalelerinin bir kısmını Yuvaya Yolculuk Dergisi’nin yazarı olarak 2017 yılından bu yana yayınlanmaktadır. Ayrıca astroloji bilimine olan ilgisinden dolayı 2017’den beri Vedik / Hint Astrolojisi üzerine çalışmaktadır. Hayatının anne olduktan sonraki safhasında var oluşun ve var etmenin getirdiği yeni bir olgunlukla iki kitaplık bir roman serisini tamamlamıştır.

Benzer yazılar

Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Blue Sky
31 Mart 2023 06:12

Teşekkürler Yüce İnsan…

1
0
Would love your thoughts, please comment.x