Sana bu canı kimin verdiğini hatırla

Yaşamın rüzgarında o olmadan yaşadığın günleri düşün
Onsuz uyuduğun, onu tanımadan önceki seni hatırla.

Mücadeleni, gerçek seni, ilk gençlik yıllarındaki heveslerini, heyecanlarını, tutkularını, özlemlerini geçmişten geri getir. Bir raptiyeyle tutturulmuş her bir benliğini indir.

Tek tek eski resimlerine bakar gibi bak kendine. O günkü hayallerini yeniden düşün. Annenle babanla birlikte olduğun o yıllar.

Vaktin nasıl geçtiğini bilmediğin o vakitleri hatırla. Onlardır hep mutluluğun nakitleri.
Şimdi düşün artık ve vazgeç kimsenin sana borcu yok, senin kimseye borcun yok.

Hele bir de en güzeli elinden geleni yaptıysan hiç yok.
Şimdi ve bundan sonra herkes işine bakmalı sense kendine.
Kendime nasıl bakacağımı bilmiyorum diyorsan.

Bak güzelim yaşamımızda her şeyimizi kaybedebiliriz kaybetmememiz gereken bir şey var. Onun adı da Coşku.
Coşkuyu kaybettin gün yaşlandığın gündür diri diri toprağa girdiğin gündür.

Coşku nedir önce kendini harekete geçirmek ittirmek ve dürtmek suretiyle diğerlerini etkilemektir.

Bazen yaşantımız yalnız geçer sıkıntı süreçler oluşur.
O süre boyunca inzivaya çekilmiş olabiliriz belki de bu yeniden doğmak için gereklidir.

O inzivadan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde çıkmalıyız çünkü yaşam bizi beklemez.

Gençliğimiz heveslerimiz bizi beklemez çeker gider yanımızdan. Sağlığımız bile bizi beklemez.

Hevesimizi ve sağlığımızı bekletmemeliyiz.
Bu yüzden onunla su gibi akıp yaşamın bizden daha daha zeki olduğunu anlamalıyız.
Hayat bizden daha zeki
Bunu anlamalısın senin plan yapmana gerek yok anda kalarak gün içerisinde önüne düşenleri gör ve onlara dahil ol yeter.

Nasip kader bunlar da senin yaşamın içerisindeki rollerindir..
Gerçekten insan direnmeyerek inatçılık yapmayarak yaşama teslim olsaymış tanrının ne kadar yaratıcı olduğunu sükunetle bekleyerek ruhunu nerelere vardığının seyredebilirmiş.

Fakat direnerek hep kendi planlarını uygulamaya çalışırsa bazı şeyleri zora koşar.

Söylediğim şey o kadar zor değil sabah olacak uyanacaksın ve herkesi kucaklayan en uygun Emek kaynak zaman planını yaparak yola çıkacaksın hepsi bu.

Plana dahil olan kişiler neyi severler sen neyi seversin ortada buluşacak kaynaşacaksınız hepsi bu.

Basit diye düşündüğün bir yoldan daha büyük bir şeyle daha büyük diye düşündüğün bir yoldan daha küçük bir şeyle eli boş dönebilirsin.
Yolları küçümseme eşlik et.

Fakat tüm bunlar için sana lazım olan şey kesinlikle coşkudur, heyecan neşe ve sağlıktır kendini harekete geçirme becerisi.

En önemlisi coşku. Coşkunu kaybetmene sebep olacak hiçbir şeyi düşünce davranış modeli insan tutma hayatında.

Ha hızlı bir şekilde çıkartamıyorsan da onu nasıl yöneteceğini, onunla nasıl başa çıkacağını öğren.

Onunla muhatap olduğun süre kadar değer ver.
Onu görmen gerektiği süre kadar gör.

Onun bütün gününe yayılmasına bütün zamanlarını işgal etmesine izin verme.

Mesela biz bir şampuanı ya da bir tereyağını bütün gün düşünüyor muyuz?

Kullanmamız gereken zamanda kullanıp rafa kaldırıyoruz.

Yani tereyağı da şampuan da yerini biliyor zamanını biliyor onlarla aramızda mesafe var.
Birbirimize hizmet ediyor ve ayrılıyoruz.

Bu her şey için geçerli

Evet insanlarda böyledir, üzgünüm bu insanlar kullanılıp atılacak bir eşyadır demek değil.
İnsanlardaki tezahürü farklıdır.

Hayatımızdaki insanlarla da bir süre vakit geçirir ayrılırız sonra canımız isterse birlikte istersek tekrar buluşur yine ayrılırız sürekli dip dibe olmayız. Olmamalıyız.

Bizi ortak zevklerimiz ihtiyaçlarımız sorumluluklarımız bir araya getirir.
Birbirimize duyduğumuz heyecan ve coşkumuz bir araya getirir. Bunun için iki tarafta emek vermelidir.

Bence şampuanla tereyağı da bunun için emek veriyor kendileri olarak ve yanımızda olmaları gereken zamanda yanımızda duruyorlar.

Bir şampuan markası kendinden beklenen kalitede olduğu zaman bize uzun yıllar eşlik eder.
Bir tereyağını çok beğenirsek sürekli aynı yerden aynı markadan alırız ve oda yıllarca bizimle kalabilir.

Birbirimize çok iyi eşlik ettiğimiz kişiler saygı sevgi çerçevesinde mesafeli samimiyet iyi niyet ile bizimle ömür boyu kalabilirler.

Tabi yine bunu birlikte istemeliyiz. Tek taraflı istemek sadece isteyene hizmet eder diğerine şiddet içerir.

Tüm bunları doğru kavradığımızda yaşam zaten önümüzde açılması gerektiği gibi tüm samimiyeti ve coşkusuyla açılır.

Direnmeyi bırakmak teslim olmak gerekiyor.
Seviyorsak açıkça söylemeliyiz kızdıysak anlatmayı bilmeliyiz mutsuz ve yorgun hasta ve solgunsak görüşmek zorunda değiliz.

Yaşamın sunduklarını gözlemleyelim.
Hayır diyememek atılan her okun önüne atlayarak kendini delik deşik ettirmeye benzer.

Kendine sahip çıkmak kendini bilmek kendini yönetebilmek diğerlerine de bulaşarak güzel bir ilişkiye ev sahipliği yapar.

Tozu dumana kat bazen

Bir şeye hiç toz kondurmamak açık yüreklilikle itiraf edememek bir çeşit korkaklık, inat veyahut bencillik olsa gerek.

Kondur, korkma en azından kondurmamandan daha samimi bir şey çıkaracaksın ortaya.
Yeniden temizlersin belki.
Ya da kiriyle kalması gerekiyordur.
O kirlidir.
Onu kiriyle kabul etmek gerekiyordur.

Cesur kimseler toz kondurabilen kimselerdir.
Herkese bir şekilde gerçeğini fısıldarlar,
ya da haykırırlar
bu kişinin kim olduğuna bağlı olarak konuşma şekli değişebilir.

Anne baba çocuk sevgili akraba fark etmiyor kim olduğu önemli değil
şimdi tüm bu insanların hepsini dost olarak düşünelim.

Düşündük mü?
şimdi onlara aynı ölçüde gerçeklerine uygun bir zamanda
Fısıldayalım
açıklayalım
yazalım çizelim gösterelim.

Fakat bu her zaman yine
onlar hazır olduğunda
onlar kabulde olduğunda
onlar farkında olduğunda olacaktır.
Bu yüzden kendinizi çok da zamansız yormayın.
Zamanı gelince bir zahmet yorulun.

“Eğer yaşamında toz kondurmadığın bir şey varsa bazen bu gelecekte kendi içine ( dışına değil çünkü bizi kendini kandırdığın gibi kandırabilirsin) daha büyük bir Çamur yığını yarattığının göstergesi olabilir.”

(Kendi aranda biz görmüyoruz ) Kendini kandıra kandıra
o tozu toprağı kendi içinde biriktirir
gerçekle yüzleşmeyi reddedersin.

Böylece konuya bir çeşit mezar hazırlarsın.
Konuyu gömersin
detaylandırmak istemezsin
Buda senin şu an gerçeklerle yüzleşecek yüreğinin olmadığını gösterir
çünkü kendini kandırmak bir insanın yapabileceği
en kolay hizmettir.
Rahatlığına konforuna koltuğuna düşkünsündür.
Uyuyan köpeğin durup dururken neden Uyandırasın değil mi?

Çünkü bugünlere bunu yaparak gelebilmişsindir.
Daha kolaydır daha anlaşılırdır
seninle senin arandadır
Hiç kimse giremezdir araya.

Tamam sana inanalım ,
madem burada büyük bir mutluluk var o zaman neden sürekli toprağın altından olur olmadık sesler geliyor?

Bu öncelikle seni korkutur.
Her seferinde yüreğin ağzına gelir
bu korku sana ulaşmakla kalmaz senin hayatında olduğumuz için bizi de etkiler değil mi?

İşte diyorum ya cesaret dünyada taklit edilemeyen tek şeydir.
O da sen de yoksa yapacak hiçbir şey yoktur o vakit yalnız tanrı seni affetsin.

Böyle sahte sahte yaşamaya, -mış gibi davranmaya,
minareyi çalıp kılıf uydurmaya, kendi kuyruğunu kovalamaya devam edeceksin demektir.

Sürdürülebilir mutluluk arayanların karşıdakinin de mutluluğunu düşünmeleri gerekiyor.

Bir toplumun geleceği aile ve eğitimin ortamında yaşayan değerlerdendir.

O yüzden çocuklara ne yapması gerektiğini söylemiyoruz biz zaten gerektiği gibi davranarak onlara örnek oluyoruz.

Yaşayan bir değeri öğretmek için uğraşmazsın o kendiliğinden öğrenilir zaten.

Bu yüzden kendimizle gerçekten yüzleşmek, kendimizi tanımak zorundayız.

Kendi kendine tanıklık etmek kişinin en önemli tanıklığıdır.
Yüzleşelim ki yüzümüz olsun değil mi? Yüzümüzü yaşatalım.

Ayrıca soya çekim kanununa göre kötü davranış modellerini değiştirmek için bu Birbirini tekrar eden genetik Alzheimer halkasının soydan birisi tarafından kırılması gerekir ki gelecek nesiller kurtulsun, o cesur yürek neden sen olmayasın?

“Toz bazen gerçeği perdeler
Gerçek bazen tozu
Perde bazen gerçeği
Ya hepsi iç içedir
Ya da hiçbiri”

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir