Sosyal ağlar devrinde politika üretimi

Her gün katlanan üye sayıları ile sosyal paylaşım sitelerinin etkin iletişim ağına yakalananlar, Sosyal Ağlar Devri’ni yaşamaya başlarlar.

Bu ağ, kitle iletişim araçlarının çoklu bağlantıları ile etkileşim olanağı verir. Markaların itibarı sosyal medya ölçümleri ile ilerler, ürün ve hizmetlerle ilgili görüşlere geri bildirim sağlanır. Tüketici eğilim analizleri, bu kamu alanından şirketlerin yol haritalarına ve gelecek planlarına açılır.

İnsanların düşüncelerini, özel bilgilerini, resimlerini, itibar ettikleri ürünleri, tercih edilen markaları ortaya koyan böylesi bir reklam sahası, aynı zamanda bunalıma iten, özendiren, işten alıkoyan, sahte özgüven sunan özellikler taşır.

Paylaşılan düşünceler, bazen politik güç gösterisine dönüşürken tartışmalar, gruplaşmalar bu iletişim alanına devinim sağlar. Blogger, Twitter, Facebook, LinkedIn, Wikipedia, Flickr ve Youtube sosyal ağlarının hepsi, son derece etkin araçlar halinde, kitleleri peşinde sürükleyerek, olayları tanımlama ve yönlendirme vazifesi kurarlar.
İletiler, öneriler, beğeniler, re-tweet’ler, takipçi sayıları ve yorumlar tabii ki ölçümlere tabidir. Yapılan analizlerle tüketici davranışları, her türden yatırımın karşılık hesabı, kitle bilinç düzeylerinin tespiti, hedef toplumların duyguları ve hareket biçimleri irdelenir.

Sosyal Medya Ajansları, dijital stratejilerle ölçümleme çalışmaları yürütür. Android, iPhone, iPad ilişkileri, hangi sitelerin yoğun yönlendirme aldığı değerlendirilir. Strateji kuruluşları, paylaşımlarla beğeniler sayesinde dataları toplamaktadır.

Kişilerin profilleri machine learning (makine öğrenimi) ile çıkartılıp, sosyolojik modelleme ve analizler yapılır. Makine öğrenimi; bilgisayar veri tabanlarının algoritmalarını geliştirerek, karmaşık örüntülerin algılanmasına ve bu veriler eşliğinde, inanılmaz düzeyde mantıklı kararlar alınmasına yarayan teorik bir bilgisayar dalıdır.

Ülke politikaları, bu olanaklarla paket programlar halinde belirlenir, sosyolojik modellemelerle siber bilgi analizleri yapılıp, her ülkeye uygun stratejiler kurgulanır.

Türkiye ve sosyal medya

Türkiye’de 2013 verilerine göre internet erişimi olan bireylerin yüzde 74’ü interneti sosyal medya siteleri üzerinden kullanmaktadır. Türkiye, Twitter kullanıcılarının en yaygın olduğu ülkedir. Facebook kullanıcı sayısı 32 milyonu aşmıştır. Türkiye, Facebook kullanıcı sayısı bakımından Dünya’da 3., Avrupa’da ise ilk sıradadır. Yine son istatistiksel rakamlarla Google kullanıcısı 1 milyon, Twitter kullanıcısı 6 milyon ve Linkedln kullanıcısı 1 milyon civarındadır.

Ağ denetimi

Devletler; internetteki verilerin kontrolüne sahip görünmektedir. Tüm iletişim gözetim altında iken kayda endeksli küresel bir güvenlik sektörünün ağında hayat bilgisi deşifre edilir.

Özel ve çoğu tam bilinemeyen birçok siber programla artık dünyamızın internet ve mobil ağı toptan denetimde sayılır. Veri işleme faaliyetlerini uygulamaya olanak sunan uluslar arası şirketler için bizi teselli eden şifrelemelerimiz nedir ki?

Her türden internet iletişimine ulaşması mümkün halde olan, inceleyen, değiştirebilen, kısıtlayabilen, bir örneğini daha yapabilen ağ; inanılmaz büyüklüklerdeki internet datalarını, mobil, 3G gibi şebekeleri kontrolünde tutar.
Küresel gözetim, kamusal ağlarda hemen tüm internet trafiği üzerinde belirli amaçlarla kullanılır, istenilen bilgisayarlardaki verileri kopyalamak olağan iş haline gelmektedir.

Elektronik casusluk, yazılım şirketleriyle el ele sayıldığı için doğal olarak, sosyal medya şirketleri; kullanıcılarının istihbaratına dair gözetleme ve takip pencereleridir.

Özgürleşme

Mobil iletişim ve internet ağları; olumlu söylemleri ve olumsuz her çeşit nefret temelli söylemleri anında yayabilmekte, sıklıkla eksik bilgiye, abartıya, kopyalamaya, etkilenmeye, taklide, gruplaşmaya dayalı bir sanal özgürleşme içinde hakaret ve küfür içeren öğeleri serbestlikle kullanmaktadırlar. Provokasyon ortamı dalgalandırılabilmekte, zihin manipülasyonu, aktivist hareketler burada ilerletilme zemini bulmaktadır.

Sosyal medyada, etnik, cinsel, ırkçı, dinsel kutuplaşma veya politik, sosyal propogandaların yanında çeşitli örgütlerin çağrılarını kolayca yapabildiği, üye toplayabildiği görülmektedir. Elbette toplumu ayrıştıran söylemlerin sahiplerinin deşifre edilmesi, yürüyüşlere, toplantı etkinliklerine toplumu kolayca organize etmek, istenilen her konuda imzalama kampanyalarına alan sağlayabilmek özellikleri de, pozitif veya negatif anlamda ortadadır. Diğer yandan, kurgu kimlikler, çeşitli niyetlerle hareket edebilecekleri bir saha bulurlar.

Bedava Siz

Facebook kullanıcıları, 2004 yılından beridir, daima ayrıntılı türde açık kaynak istihbaratı sayılmaktadırlar. Teşhir ve gözetleme kol kola girmiş, kişiler; inançlarını, davranışlarını, tüketim alışkanlıklarını, özel yaşamlarından kesitleri, ilişkileri, ilgileri, beğenileri, çalışma ve eğitim alanlarını gönüllü sunmuş, data şirketlerine teslim ederek, onları güçlendirmişlerdir.

Buradan çıkış deaktive işlemleri ile sağlanamaz, mutlaka ki, eklediğiniz her fotoğraftan, her bilgiye, artık silinmeyecek tarzda, belki dünyanın sonuna dek orada saklı arşivli bir kimlik kaydı halinde kalacaksınız.
Depolanan içeriğin devasa oluşu, 200 milyar doları aşan pahası ile Facebook sistemi, asrın bedava kullandırılan, ancak karşılığında; bir şekilde ‘Bedava Siz’i sunduğunuz bilgi depolama fenomenidir.

Küresel istihbarata sahip küresel oyuncular

Son yıllarda gelişen teknoloji harikası sistemlerle, dünyamızın tüm iletişim ağı; telefon, telsiz, faks, mesaj, elektronik postalar kayıt ve dinleme altındadır. Her veri, gelişmiş bilgisayarlarda işleniyor, filtreleniyor.
Bu data bank, istenildiği anda, istenilen kullanıcı hakkında dosya sağlayabilir. Bilgisayarlara internet üzerinden giren ‘Arka Kapı’ tipi bir düzenekle ve casus yazılımlarla da, içlerindeki tüm bilgilerin kopyalanması doğaldır. Bir devletin kullandığı iletişim sistemleri, kripto cihazları dahi, elektronik istihbaratın siber tehdidine açık olabilir.
Tüm bu datalar ve küresel istihbarat sayesinde, ülkelere uygun kılıflar halinde giydirilmeye çalışılan politikalar üretilebileceği gerçeği ise, göz ardı edilemez.

Çok boyutlu iletişim araçları, şirketlerin ve hükümetlerin politikalarını etkilemekte baskın çıkarılabilir. Sosyal Ağlar; seçmen nabzını en gerçekçi ölçekte tutmanın, siyasi olayları dalgalandırabilmenin, aktivistliği kritik düzeye ulaştırabilmenin, az gelişmiş ülke insanlarını hak arayışına yöneltmenin gücüne kavuştuğunda, hükümetler, küresel oyuncuların da dokunuşu ile, uluslara¬rası baskılara maruz bırakılırlar. Klasik medya hiçbir zaman bölgesel aktivist hareketleri dünya çapında yayıp örgütleyemezken, sosyal ağlar bunu yapabilmektedir.

Devletlerin, geleceğin tehditlerini önceden tahmin edebilmesi ve önlem alabilmesi, elektronik istihbaratı güçlü ülkelerin siber etkisine karşı küresel bir eşiği atlamalarını sağlayabilir.

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir