Şubat ayı seminerimizde güç çakrası olan Mide çakrasının ne anlama geldiğini aktarıyor olacağız. Ruh’a karşıt bir güç var mıdır? Bu farkındalık noktasına gelemeyenler olarak neden ona Şeytan dedik ve o hep bizi iteledi ve çekeledi. Kendi gücümüzün farkında olamadan binlerce yıllık bir yolculuk yapıyoruz ve bu güç illüzyon olarak yüzümüze çarpıyor. Artık gücün bir yanılsama olduğunu anlama zamanı gelmedi mi?
Bu sebeple üstat Kryon’un şu sözlerine kulak vermekte fayda vardır.
“Ya eğer dünyadaki en huşu verici şifa gücü kendi dışımızdan değil de, içinizden gelmişse? Evet, bunun yolu böyledir.”
Bu karanlık ve ışık mücadelesinin ortasında insanlığın büyük kısmı bulunmaktadır ve Tanrı ile Şeytan sizin ruhunuzu ele geçirmek için bir türlü mücadeleye kilitlenmişlerdir. Bu karanlık ışığın genel-görüşü içinde garip gelebilse de, insan değersiz, doğuştan günahkar ve-Tanrı’nın sadece mitolojiyi yaratanlar tarafından bilinen bir formunu bir biçimde bulmadıkça-ıskartaya çıkartılacak bir varlık olarak görülür. Garip olan şu ki, bu öyküde İnsan’ın ruhu için yapılan savaş çok yoğundur. İyilik ve kötülük kuvvetlerinin değersiz İnsanların ruhları için savaşmaları mantıklı gelir mi? Hayır. Böylece, bu çelişkide bile, her ne nedenle olursa olsun , İnsan’ın hem Tanrı sonra hem de Şeytan için değerli olduğunu bir iması vardır.
Ah, bu tümüyle ne kadar elverişlidir! O çok şeyi açıklar. O sizi bizzat ışık ya da karanlık yaratmanın sorumluluğunu üstlenmekten kurtarır! Farz olunduğu gibi, siz sadece orada oturup, “sizi kimin ele geçireceğini” merak edersiniz.
Peki, ya eğer bu dünyadaki karanlığın en karanlığı, hayal edebileceğiniz en kötü, doğa üstü okült, Şeytan tarafından değil de, İnsan tarafından üretilmiş ve sürdürülmüşse? Bu sizin canınızı sıkar mıydı?”
Tekrar edecek olursak ; “Ya eğer bu dünyadaki en tanrısal şey, en parlak beyaz, en aydınlık ışık da sizin tarafınızdan geliştirilip sürdürülmüşse? Ya eğer dünyadaki en hoşu verici şifa gücü kendi dışımızdan değil de, içinizden gelmişse? Evet, bunun yolu böyledir.”