“Eğer bir kişi kalbinin içinde mutsuzsa, o zaman kolayca hastalanır”
Duygusal denge ve sağlık açısından, nasıl hissettiğinize dikkat etmeniz, büyük bir gerekliliktir. Ne kadar iyi hissederseniz, kalbiniz ve beyniniz o kadar sinerjik olarak birlikte çalışır. Olumsuz duygular hissettiğinizde, tepki tam tersi olmaktadır.
Kalbin beyinle olan sinerji sinyali ölçüsünün yükselişi, gerçek kalp duyguları olan minnettarlık, şefkat, merhamet, sevgi, affetme gibi duyguları sürdürmekle doğru orantılıdır. Böylece beynin gama dalgaları genişlemektedir.
Gama dalgaları, en yüksek frekanslı elektriksel beyin dalgalarındandır ve üretimi, binlerce sinir hücresinin birlikte, son derece yüksek hızlarda hareket etmesini gerektirir. Bu aktiviteyi arttıran ek unsurlar olan meditatif çalışmalar ve ibadet etme gibi yoğunlaşmalar, mutlaka ki, yüksek genlikli gama dalgası üretmektedir. Beyindeki gri maddenin yeniden dağılımı ve kaybının önlenmesi; duyguların, dürtülerin, düşüncelerin, hareketlerin kontrolü gibi birçok zihinsel işlevin yenilenmesi de bu yolla mümkün olabilir.
Normalin üzerinde gama dalgası yaymak, zihin ve kalp doğasını geliştirerek, sağlıklı enerji üreten kişinin kendisini şifalandırmaktadır.
İçinde bulunduğumuz gerçekliğin nihai olmadığını, duygularımızdan, günlük dünyamızdan etkilenmeyen, kullanabileceğimiz diğer bir gerçekliğin varolduğunu düşünürsek, bu ruh hali, başkaları için iyilik yaparak, doğruluk, şefkat ve hoşgörümüzü çoğaltarak bizi hafifletir. Dolayısı ile kalp, elektriksel ve manyetik ölçüde, beyinden daha güçlü hale geçer ve vücuttaki etkin rolünü oynar.
Kalp ile beyin arasında önemli bir ilişki olduğu kesindir. Kalbin günlük yaşamımıza katkıda bulunuşu, sadece beynin değil, onun da akıllı bir sistem olduğunu anlatmaktadır.
Her kasılmada güçlü ritmik bir manyetik alan üreten kalbin, beyinden kat kat güçlü manyetiği olduğunu fark eden araştırmacılar, “insanlar şefkatle dokunduğunda veya birbirlerinin yakınlarında olduklarında, kalp tarafından üretilen yenileyici elektromanyetik enerjinin kişiden kişiye bir aktarımının gerçekleştiğini” bulgularına eklemişlerdir. Kalbin manyetik alanı sadece vücudun her hücresini sarmakla kalmaz, ayni zamanda etrafımızdaki boşlukta her yöne uzanır ve hassas manyetometreler tarafından, bedenimizden bir metre uzağa kadar ölçülebilir.
Kalp ve duygular arasındaki bağlantı, duygusal durumlara göre değişen, kalbin elektromanyetik alanının önemini göstermektedir. Kalbin kronik biçimde öfke veya üzüntü duyunca bunu beyne öteler, artık vücudun tepkisini ayarlayan beyin ise, kan damarlarını daraltarak, kan basıncını arttırır, kalp daha çok çalışmaktadır, çünkü stres hormonları salgılanır, bu biçimde kalbi sürekli sıkmak, dengeyi bızarak, fiziksel hastalıkları davet etmektedir.
Vücudumuz üzüntü veya stres ile kasıldığında oluşan blokajlar, elektriksel enerjinin akışına karşı direnç kurar ve doğal yaşam enerjisinin akışını engeller. Yaşam enerjisine çeşitli sistemlerde Mana, Chi, Ka, Prana gibi adlar verilmiştir.
Açığa çıkmış olan saf enerji, çeşitli frekanslarda titreşmekte olan maddeye yaşam vermiştir. Bu yaşam gücü ve öz kaynakla olan bağımızı korumak, bilinçlenmek, bu yönde çalışmalar yapmak, yaşam enerjisinin beden üzerinde bir kalkan oluşturmasını sağlayabilir. Dua, ayni biçimde yürekten edildiğinde, enerjetik bir koruyuculuğa neden olur. İlahi her kelimenin kalbe yol alması mümkündür. Kalpte böyle bir titreşim oluşması, tinsel mistik algıları da açmaktadır, çünkü kalp; ince duyumların merkezidir.
Kötü söz ve duygulardan uzak durmak, bedenimizin; ‘’bizi Hakikate ve üst realiteye taşıması için verdiğimiz savaşta’’ bir araç olduğu gerçeğini akılda tutmak, günlük mesele ve kişilerle dolu olaylar evreninin vesvesesinden çıkıp, sükuna ulaşmamızı sağlayacaktır. Düşüncelerimiz yayınlanarak, eşdeğer etki alanlarına girmektedirler, eğer güzelseler, geri döndüklerinde, güçleneceğiz.
‘’Enerjimiz, öncelikle bizden bize aksediyor, kalbimizi saflaştırıp, gereksiz üzüntülerden uzak tutalım’’
Ferda Ercan Uyulan