Dogon astronomisinde Sirius

Gizemcilerin öğretmeni olarak Sirius ile doğrudan bağlantılı görülen Hermes-Trismegistus; Dogon’un kutsal Nommos’u ile de özdeşleştirilir. Sirius-Köpek yıldızı, gizli toplumların öğreti ve sembolizminin odak noktası; Parlayan Yıldız’dır. Bu önemli sembol, her yerde var olmanın, her şeyi bilmenin simgesi ve yükselinmesi gereken “kutsal yer” gibidir. Böylece, İlahi güç kaynağının ve ruhani ilerleme peşindeki bireylerin varış alanı halinde belirir.

Ezoterik anlamda Sirius, bir fokus noktası gibi, bir kozmik merkezden aldığı yayını iletmekte, verici görevini üstlenir. Gizli bir gücün kaynağı ve “güneşin arkasındaki güneş” sayılan Sirius’un, spiritüel alanı canlı tuttuğu düşünülür. Okült sembolizmden etkilenen popüler kültür ise, Sirius’a kodlanan çok sayıda referans vermektedir.

Dogon Ülkesi
Afrika, Timbuktu’nun güneyinde, Volta ve Mali arasındaki sınırda, Dogon yerleşim alanı yer alır. Nijer nehri tarafından oluşturulan bir dönemecin ortasındaki kayalık tepelerle kaplı kurak bir platoda otururlar. Burası bir uçurumun kenarındadır, çıplak kayalar gece boyunca süren muazzam bir ısı yayar. Rüzgar girdaplar kurarak topraktan toz bulutları yükseltir. Baobab ve akasya ağaçları kurak arazi üzerinde yetişirken, sırtlan, panter, tilki, maymun, yılan ve timsahların bu toprakları paylaşması doğal görülür.

Dogon Ülkesi

Her Dogon için, hayatın her yönü, sürekli kendi mitolojik yaşantısı üzerine ilişkindir. Dokumalarda, evlerin iç dizaynında, giyimde, tüm bu sembolleri zengin bir karmaşa ile kullanırlar.

Hogon, Dogon toplumunun en önemli kişisidir. O bir rahiptir, bölgenin başkanı, en yüksek dini ve yargı makamı görevine sahiptir. Köyün pahalı, özel alanı sayılan bir evde yaşar. Boynuna, rütbesini anlatan bir taşla inciler takar. Teolojik ve mitolojik inançları, yorumlama sorumluluğu vardır. Seçildikten sonra, bir süre yıkanmaz ya da traş olmaz. Kırmızı bir başlıkla inci bilezikler takmalı, tek başına yaşamalı, daima bekar olmalıdır. Hizmetine bakanlar bulunsa da, kimse Hogon’a el süremez, dokunamaz. Mite göre, ilk Hogon, Lebe’dir. NOMMO soyundan gelir ve başka bir NOMMO tarafından yenilerek, ruhları birleşmiştir.
Dogonlar kullanılabilir her arazi şeridine darı, pirinç, mısır ekerler. Bu ürünler, bir bütün olarak hepsine aittir. Domates, soğan, biber ürünleri, genellikle bireysel tarıma girer. Pamuk, kına, tütün, karpuz, kenevir ürünleri pazara gider ve kurutulmuş balık, tuz, et, giyim karşılığında takas edilir. Koyun, keçi, tavuk, balarıları bulunur. Tarımsal yıldönümü kutlamaları çok canlıdır, Ekim’de darı hasatı ile başlar.

Dogon köyleri kayalar üzerine inşa edilmiştir. Toplu kullanılan ahır, mezar, çeşmeleri vardır. Aileler, gruplar halinde birlikte yaşar. Evleri teraslı, kilden, bazen dikdörtgen, konik çatılı veya dairesel inşa edilir. Genç bir çift evlendiğinde, erkeğin baba tarafı ile birlikte yaşar. Erkekler asla doğal köylerinden uzağa yerleşmez. Boşanma sadece eşini terk etmekle basitçe gerçekleşir. Deri ve deri boyası alarak; bilezik, çanta, kemer, sandalet üretimi yaparlar. Demirci ve deri tabakçıları oldukça önemli kişilerdir.

Dogonlar örgü sepet yapar, kıyafetler dikerler. Her günün erkek giyimi, bir kayış ile desteklenen şekilsiz bir pantolon üzerine bir gömlektir, Kadınlar, dizlerine gelen, bele sarılı geniş şerit kumaşlar giyer. Oyulmuş masklar ve Dogon heykelleri ise, onların eskilerden gelen derin manevi güçlere ulaşan potansiyellerini ortaya koyar. Dogon heykelleri, Afrika sanatının en ünlü parçalarıdır.

Dogon Astronomi Bilgileri

Mali’de bir kabile olan Dogonları tanıdıktan sonra, Dogon’ların astronomi bilgilerine değinmek için; OKÜLTİZM VE ENERJİ, Bölüm III /40, Orion’un Kemeri, Kutsal Yıldız Sirius ve Einstein-Rosen Köprüsü, 338-345 sayfaları arasından bazı satırlar seçelim:

Dogon dini ritüellerinde ‘’SİGİ’’ dedikleri ‘’SİRİUS’’, iki bilgi yıldızı olarak anılır ve ikili yıldızdan Sirius B’nin son derece ağır olduğunu (nötron yıldızı) ve B’nin A etrafındaki yörünge periyotunun da 50 sene olduğunu kesin dille tanımlarlar. 50’yi kutsal sayı halinde kabul ettikleri bilinir. Hatta daha da ilginci, Jüpiter’in 4 ana Ay’ına Jüpiter’in çocukları demişlerdir.

İlginç ve köklü bir geleneğin açığa vurumu olarak, ilkel kabile Dogonlar, teleskop kullanmadan, geleneksel astronomi bilgileri ile yıldızların dolanım periyodunu 50 yıl olarak hesap etmişlerdi.

Bilindiği gibi, kutsal metinlerde ve Zend Avesta’da da anılan Sirius yıldızı, Kur’an-ı Kerim’in Necm (Yıldız) suresinde Şi’ra olarak adı geçen Sirius takımyıldızıdır. Sirius A ve Sirius B adında iki yıldızdan oluşur. A Dünyamıza en yakın ve parlak yıldızdır. Bize uzaklığı 90 trilyon km. civarındadır. Bu çift yıldız birbirlerine doğru yay şeklinde bir eksen çizerler ve her 49,9 yılda bir birbirlerine yaklaşarak adeta sarkarlar.

Sarkma olgusu, bir presesyon hareketi olarak, gökteki konumunda kaymayı belirtir.

Sirius A ve Sirius B
Sirius A ve Sirius B

Ayetlerin sayıları olan 49 ve 9 yan yana geldiğinde bu yıldızların dolanım süreleri olan 49.9 yıl ortaya çıkar. Bazen Köpek yıldızı olarak da bilinen bu yıldızlar için 50.09 yıllık periyot da geçerli kabul edilmekte.

Üçüncü bir bileşen olarak Sirius C’nin varlığı doğrulanmamakla birlikte, Sirius-A’ya çok yakın bir yıldızın var olma olasılığı bulunuyor. Tel- Aviv Üniversitesi’nden Dr. Noah Brosch ‘’Sirius Matters’’ adlı kitabında, 1893’de bir güneş tutulmasını izlemek üzere Mali’ye giden bir Fransız bilginin, Dogon’ların bu önemli kültürel sırrını ilk olarak öğrenen kişi olduğunu bildirir.

1930’larda ise, etnolog Marcel Griaule sonraki yıllarda doğrulanacak olan Dogon tradisyonlarını saptamış ve açığa çıkarmıştır. Dogonların; Satürn’ün halkalarını, Jüpiter’in uydularını bildirmelerinin yanı sıra, sözlü gelenek olarak ağızdan ilettikleri bilgi şudur: ‘’Alem, Sirius-B yıldızının sayesinde dönmektedir. Sirius Sistemi Güneş sistemi ile evlenmiş bulunmaktadır. Dünya’ya Sirius-B yıldızından gemi ile aktarılan tohumlar yalnızca Dünya üzerinde değil, yaratılan tüm “üst üste konulmuş alemler” de çimlenip çoğaldılar’’ Tabi, varlığı hala gözle görülemeyen Sirius C adını verebileceğimiz 3. bir yıldızın sisteme dahil olduğunu da iddia etmeleri de ayrı bir konudur.

Sirius sistemi, kızıl, sıcak, alevli ve yanarak oluşmaya devam eden, yaşam bulunmayan bir bölge. Acaba Dünya’yı Sirius etrafındaki uzaya bağlayan bir kurt deliği mevcut mudur?

Diğer Olasılıklar

Dogon rahipleri, Sirius sisteminden gelen Nommos’ların kendilerine aktardığı bilgileri kuşaktan kuşağa iletir. Carl Sagan’a göre, Sirius yıldızı hakkındaki bilgileri, Dogon halkına bir şekilde, bir insan da anlatmış olabilir. Dogonlar’ın Jüpiter’in dört tane uydusunu bilmeleri, bilginin Dünya kökenli olduğunu gösterir, eğer gizemli bir gemi ile gelmiş ve gemiye tohum halinde koyulmuş oğullar varsa, Jüpiter’in 16 uydusu bulunduğunu bilmiyorlar mıydı? diye düşünmek de mümkündür.

O halde; ”bir başka boyutla kesişen koordinatlar” mı söz konusudur?

Çünkü, çift yıldız Sirius sisteminde; Sirius A, Güneş’ten çok daha sıcak ve genç, Sirius B de beyaz cücedir ve asla yaşam olasılığı taşımazlar.

Hem yüce mistik bir gerçek olarak, hem de insanın akılla ilerleyişinin önemine işaret etmiş olması bakımından Hermes şöyle der; ‘’Aklım hem benle oldu ve ruhum da Kelam’ı doğurdu, Kelam Akıl’dır ve Akıl beni kurtardı’’

Yazar Hakkında

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir