Bizim anlayışımızda medyum denildiği zaman fal bakan, büyü yapan, kehanetler sunan, tekinsiz olaylara sebep olan (kendiliğinden hareket eden eşyalar, kırılan camlar vb…), ruh çağıran kişiler akla gelir. Web tabanında arama yaptığınızda bile; bu tarz yaklaşımlara mensup olan ve kendini ne yazık ki medyum olarak tanıtan A veya B kişileri ile karşılaşırsınız. Bu kişilerin amaçları insanların inançlarını ve çaresizliklerini sömürmekten başka bir şey değildir. Çünkü gerçek medyum aynı zamanda spiritüel insandır. Ve bu gibi işlerle uğraşmaz.
Peki medyum nedir o halde? Medyum terimi spirit sözlüklerde “Dünya’daki bedenini terk etmiş ruhlarla irtibat kurarak onlardan aldıkları tesirleri çeşitli tezahürler halinde Dünya’ya yansıtan, psişik bakımdan duyarlı (hassas) kimselere medyum denmektedir. Aslında hepimiz birer medyumuzdur ve bazı psişik fenomenleri sergileyebiliriz fakat bazılarımızda bu daha üst düzeydedir. Medyumlar da kendi aralarında ikiye ayrılır: Zihinsel ve Fiziksel olmak üzere… Zihinsel medyumlar, daha çok ruhsal iletişim, haberleşme, spiritüel bakımdan duyarlı, şifa yapabilen kişilerdir. Fiziksel medyumlar ise bazı psişik fenomenleri sergileyebilen kişilerdir. Örneğin; kaşıkları bükebilme yeteneği ile ünlü Uri Geller bunlardan biridir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi aslında her insan bir medyumdur. Fakat bazıları bu yeteneklerini kullanır, geliştirir, farkına varır; bazıları ise yadsır, ruhsal boyutla ilgilenmez ve daha materyalist düşünür. Kendi ailemden örnek verecek olursam: annem, eskiden gördüğü rüyalarda geleceği tahmin ettiği olurmuş fakat annem asla spiritüel bir insan olmamıştır. Dolayısıyla zamanla bu yetisinin azaldığını söylemişti bana. Tıpkı sürekli budanan temizlenen bir bitki gibi düşünün; bitkiyi temizledikçe daha canlanıp yeni çiçekler açar fakat yapmazsanız bir süre sonra etrafını yabani otlar bürüyecektir. İşte medyumik yetenekler de aynen böyledir. Fark edildikçe, üzerine gidildikçe gelişir ve biz artık beş duyumuzla değil daha fazla duyumuzu kullandığımızı fark ederiz. Bazı insanlarda ise psişik yetenekler, enkarne (bedenlenme) oldukları hayatına uygun olarak ortaya çıkar. Bazı görevleri ve sorumlulukları vardır.
Çoğunlukla insanlar medyumik/psişik yetenekleri olsa bile gizleme eğiliminde olurlar çünkü deli ya da ruh hastası diye yaftalanmaktan çok korkarlar. Düşünsenize en yakın arkadaşınız aslında bir medyum ve size gelip ben rüyalarımda ertesi gün yaşayacağım şeyleri görüyorum diyor ilk tepkiniz ne olur? Tabi ki saçmalama, ya da arkadaşınıza çaktırmadan deli galiba diye içinizden söylenirsiniz. Burada inanan ve destekleyenleri hariç tutuyorum fakat genel anlayış böyle. Bu sebeple de bu tarz yetenekleri olan insanlar toplumdan dışlanır ya da anlamlandıramayıp hasta olduğuna inandırılır. Geçen gün bir danışanım ben rüyalarımda geleceğimi görüyorum çok korkuyorum dedi. Ben de ona korkacak bir şey olmadığını gayet normal bir medyumsal yeteneği olduğunu anlatmaya çalıştım. Çünkü onu korkutmuşlar ve içinde yaşamak zorunda kalmış bazı şeyleri, toplumdan kendini soyutlamış ve dolayısıyla yalnızlık ve kaybolmuşluk hissi içindeydi. Kendi gibi birini arıyordu, yaşadıklarını anlamlandırmak istiyordu. Bu gibi yeteneği olup ruh hastası diye tedavi edilmeye çalışan kişileri saymıyorum bile!
Bu bahsettiklerim işin bir ayağı, peki diğer ayağı nedir diyecek olursanız o da şöyle; günümüzde kendini medyum olarak tanıtan fakat medyumlukla uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan sayısız falcı, büyücü veya kendini melek, mesih gibi üstün bir varlık gibi tanıtmaya çalışan ve amacı sadece maddi çıkarlar olan kişiler türemiştir. Ve gerçekten insanlara maddi manevi çok zarar vermektedirler. Bunun yanında gerçekten yeteneği olan ama bunu fal bakma büyü yapma gibi hem kendine hem çevresine zararlı işlere harcayan insanlar da mevcuttur.
Bir de tabi bunların yanında tamamen merak ve eğlence olsun diye ruh çağırma seansları yapan kişiler de vardır. Bu tarz irtibatlar hem medyum hem de bu irtibata katılan insanlar için oldukça zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Oysa ruhçuluğa göre, medyumluk gelecek hakkında bilgi almak değildir; aksine, bu gibi soruların sorulduğu ruhsal irtibat seansları genellikle beraberinde obsesyon tehlikesini getirdiğinden, ruhçular seanslarda bu tip sorular sorulmasından kaçınılması gerektiğini bildirirler.
GERÇEK ruhçular ya da bu manevi yola kendini adayanlar, eğlenmek, vakit geçirmek, gelecekten bilgi almak amacıyla kalitesiz soruların sorulduğu ve obsesyonla sonuçlanan bu gibi ruhsal irtibatlara “abes irtibat” adını verirler. Kısaca GERÇEK ruhçulara göre, medyumluk ne falcılıktır, ne de amatörce yapılabilecek bir iştir. Medyumluk yetenek işidir ve bu yetenek ise doğuştan gelmektedir. Sonradan oluşamaz.