21.yüzyılın en kısa Tam Ay tutulması 4 Nisan tarihinde Terazi burcunda oluşacak ve Dolunay esnasında beş dakikadan az bir süre içinde gerçekleşecek. Batı, Kuzey Amerika, Doğu Asya, Pasifik, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan izlenecek olan tutulma; Güney Amerika, Orta Asya, Çin, Hindistan ve Rusya’da, kısmi bitiş aşamalarında, gün batımı sonrasında gözlemlenebilir. İzlanda, Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’de ise Ay sadece kırmızılaşan bir Dolunay halinde görülecek.
Ayın tutulma esnasında alacağı bakırımsı kırmızı renk, son dönemlerde ‘’Blood Moon‘’ adını almasına neden olmuştur. Aslında her tam Ay tutulmasına da bu renk eşlik eder. Bazı çevrelerde heyecan yaratan tutulma, aşağıda ‘’Blood Moon Dörtlemesi ve İncil’deki Kehanetler’’ bölümünde açıklanacağı üzere bir kehaneti canlandıracağına olan inancı pekiştiriyor sayılmaktadır.
Ay’ın kendi yörüngesinde dolanırken Dünya’nın gölgesinde kalması ile başlayan tutulma, atmosferden geçen uzun dalga boyundaki kırmızı ışığın düz ilerleyişi yüzünden Ay’ın bakırımsı kızıl tonlara bürünmesini sağlıyor. Bu Ay tutulması ile birlikte ezoterik anlamda bir tetradın 3. halkası beklenilmekte ve gökyüzünden akan güçlü tesirlerin saati de kurulmuş sayılmaktadır.
Eski doğa tabanlı inanç sistemlerinde de, tutulmalar özel bir güç çekildiğine inanılan etkinlikler için ritüeller oluşturmaya aracıdır. Tam Ay tutulması, dolunayın kırmızı pırıltısı ile mutlaka duyguları etkiler. Ayrıca Terazi’deki tutulma, Uranüs’ün yoğun etkisine açık bir dönemdedir ve bu etki sürpriz şaşırtıcı olaylarla, kararları gündeme taşır, gerginlik, ani sinirsel patlamalar, beklenmeyen ayrılıklar oluşabilir.
Etkileri ilk 1 ayda güçlü, sonraki 3 ayda belirgindir. Özellikle Koç ve Terazi burcundakilerin yol ayrımlarında, karar aşamalarında durduğu, şansların da iyi değerlendirilmesi gereken bir zaman dilimidir.
Hükümetlerin iç işlerinde dengesizlik adaletsizlik temalı çalkantılar beklenilebilir. Ayni biçimde; ilişkiler, ortaklıklar veya evliliklerde de ani ortaya çıkan problem ve sıkıntılar nedeni ile radikal çözümler yaşanabilir.
Bir Ay tutulması, yalnızca dolunay sırasında oluşabilir ve dolunay enerjisi ile aktif haldedir. Böylece Ay tutulması, psişik anlamda yüksek enerjiyi elde edebileceğimize işaret eder. Eğer gergin ya da huzursuz hissediliyorsak, arınma ve konsantrasyon çalışması yapmamız uygundur. Ay’ın nurani doğasının yansıttığı batini anlam tefekkür edilebilir.
Muhyiddin-i Arabi Hazretleri, astronomik düzeyde 7 kat gök için atanan 7 yönetici belirlemiştir. Şu an içinde bulunduğumuz zaman, Ay dönemidir. Önce Zuhal (Satürn) devri ile başlar, Hz. Adem’in dönemidir. Sonra sıra ile Müşteri (Jüpiter) devri, Merih (Mars), Güneş, Zühre (Venüs), Utarit (Merkür) ve Ay devirleri gelir. Ay devri son devirdir ve Hz. Muhammed (S.A.V.) o nedenle ahir dönem peygamberidir. İçinde bulunduğumuz Ay devrinde zamanın yoğunlaşmış olarak algılanacağı, hızlı geçeceği ve bu devirde yaşayanların ömür sürelerinin, Ay’ın hızına oranla hesaplandığını bildirmiştir.
28 Eylül 2015’deki son tetrad olan tutulmaya, kutsal kehanetlerin gerçekleştirilmesi için önceden planlı bazı olayların tasarlanıp, eşlik edebileceği görüşü ise şimdilerde öne çıkan tartışmalı bir konudur.
Kanlı Ay Tutulması, Blood Moon Dörtlemesi Ve İncil’deki Kehanetler
21.yüzyılın (2001-2100) içinde tam 8 tetrad bulunmaktadır. Bunlar sıralandığında ilki 162-163, ikincisi, 795-796, üçüncüsü 842-843, dördüncüsü de 860-861 yıllarına düşer.
Diğerleri ise şöyledir:
5. 1493-1494
6. 1949-1950
7. 1967-1968
8. 2014-2015
9. 2032-2033
2014 ve 2015 yılları arasında tamamlanacak olan 4 Tam Ay Tutulması 15 Nisan 2014 tarihinde başladı. Ardından, 2.Tam Ay Tutulması olan 8 Ekim 2014 tutulması gerçekleşti. 2015 yılının 3.Tam Ay Tutulması, 4 Nisan 2015 tarihinde, 4.Tam Ay tutulması ise 28 Eylül 2015’de beklenecek. 28 Eylül saat 05:48’de Koç burcunda oluşacak tutulma ile, seri tamamlanmış olacak.
Şu tarihlere göre;
2014 yılı: Tam Ay tutulması: 15 Nisan,
Tam Ay tutulması: 8 Ekim.
2015 yılı: Tam Ay tutulması: 4 Nisan,
Tam Ay tutulması: 28 Eylül.
Tam Güneş Tutulması ise 20 Mart 2015’de gerçekleşmişti.
8.tetrad bu biçimde bitecek ve diğer seri yani 9. Tetrad, arada savaşlar da hüküm süreceğine inanılarak 2032-2033 tarihlerini bekleyecektir.
Dörtleme serilerinin tarihlerinde yaşanan ve kehanetleri desteklediğine inanılan önemli olaylar şöyle sıralandırılmıştır. İspanya’daki Musevilerin 1492 göçü, 1948 Arap-İsrail savaşı ve 1967’deki İsrail, Mısır, Ürdün ve Suriye arasında geçen 6 gün savaşı.
Apokaliptisizm, 4 Ardışık Tam Ay, 1 Tam Güneş Tutulması
Apocalypticism kelimesi ile anlatılan ve dini inançlara bağlı Kıyamet beklentisi, Tanrı’nın iradesinin vahiy edilişi ve uygarlıkların, küresel çaplı felaketlerle sarsılması, yitmesi anlamındadır.
İnanışlara göre; 4 ardışık Tam Ay tutulması ve bir Tam Güneş tutulması kısa aralıklarla oluşursa, geniş çaplı bir tehdit ve tehlikeye, başlangıcında savaşlara işaret etmektedir. Dolayısı ile, bu göksel işaretlerin, İncil’de kıyamet alameti olarak kabul edilmesi ve bunu anlatan ayetlerine dikkat çekildiğinde şu satırları okuruz;
Yoel – Joel 2:10
Yeryüzü önlerinde sarsılıyor,
Gökyüzü titriyor;
Güneş ve ay kararıyor,
Yıldızların parıltısı görünmez oluyor.
Eğer İncil Vahiy 6/ 12-13’de bu ayetin çapraz referansına bakarsak:
Sonra Kuzu’nun yedi mühürden birini açtığını gördüm. O anda dört yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle, “Gel!” dediğini işittim. Bakınca beyaz bir at gördüm. Binicisinin yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı.
Kuzu ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın “Gel” dediğini işittim. O zaman KIZIL renkte başka bir at çıktı ortaya. Binicisine dünyadan BARIŞI kaldırma yetkisi verildi. Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini boğazlayacaklar. Atlıya ayrıca büyük bir kılıç verildi.
Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın “Gel!” dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm. Binicisinin elinde bir TERAZİ vardı. Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: “Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!”
Kuzu dördüncü mührü açınca, “Gel!” diyen dördüncü yaratığın sesini işittim. Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı ÖLÜM’dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.
Kuzu beşinci mührü açınca, sunağın altında, Tanrı’nın sözü ve sürdürdükleri tanıklık nedeniyle öldürülenlerin canlarını gördüm. Yüksek sesle feryat ederek şöyle diyorlardı: “Kutsal ve gerçek olan Efendimiz! Yeryüzünde yaşayanları yargılayıp onlardan kanımızın öcünü almak için daha ne kadar bekleyeceksin?” Onların her birine beyaz birer kaftan verildi. Kendileri gibi öldürülecek olan öbür Tanrı kullarının ve kardeşlerinin sayısı tamamlanıncaya dek kısa bir süre daha beklemeleri istendi.
Kuzu altıncı mührü açınca, büyük bir deprem olduğunu gördüm. GÜNEŞ keçi kılından yapılmış SİYAH bir çul gibi karardı. AY baştan aşağı KAN RENGİ’ ne döndü. İncir ağacı, güçlü bir rüzgarla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, gökteki yıldızlar da öylece yeryüzüne düştü. Gökyüzü dürülen bir tomar gibi ortadan kalktı.
1. İsa’nın Beklenişi
Dörtlü seri- Blood Moon Tam Ay Tutulmaları Hz. İsa’nın doğumundan bu yana tam 7 kez olmuştur. Pek çok kişi ise bu esnada, Hazreti İsa’nın dönüşünü beklemiştir. İsa Mesih’in dönüşü beklenerek, bu olguyu tamamlamak adına, ‘’Mesih Bilincinin yerleşmesi O’nun dönüşüne hazırlık anlamına gelir’’ denilmektedir.
“Blood Moon Tetradı” olarak adlanan bu gök olayı, adı yayılmadan önce de, binlerce yıl boyunca, etkileyici değişim dönemleri ile çakışmıştır. Buna kanıt olarak gösterilen İncil satırları ise şöyle;
Joel 2:30-31 ‘’Göklerde ve yeryüzünde,
Kan, ateş ve duman sütunlarından belirtiler göstereceğim.
RAB’bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce
Güneş kararacak, Ay kan rengine dönecek.’’
Yine tam Güneş tutulması ve tam Ay tutulması anlatılmaktadır.
İncil kehanet Terimi olan Blood Moon, papaz Mark Blitz ve Evanjelist Papaz John Hagee tarafından yaygınlaştırılmış, bu konuda bir kitap yazılmış, ne var ki Astronomlar bu terimi sıkça kullanmıyor. Hagee, Kan Ay’ların tarihsel bir trajedi ile başlayıp bir zafer ile sona ereceğini ve Museviler için de bir süreç ile bağlantılı olduğunu bildiriyor ve Dünya tarihinin seyrini değiştirecek bir dizi etkinliğin başlayacağına inandığını dile getiriyor.
Ezekiel 38 Yorumu ve Savaş
John Hagee, Ezekiel 38 (1-23) ayetlerinin, İsrail’in gelecek savaşta, düşmanlarına karşı nasıl bir tutum izleyeceğini gösterdiğini söylüyor. (Hezekiel 38) içinde listelenen bu düşman milletlerin, Rusya, İran, Libya, Almanya, Türkiye ve Etiyopya olduğunu söylüyor. Hagee, Tevrat’ta “Gog ve Magog” olarak anılan, hatta Yecüc ve Mecüc benzerleri gibi varsayılanların durumunu, bu savaşın nasıl gerçekleşeceğinin ayrıntılı olarak anlatıldığını, orada, İsrail’in ve bu ülkelerin ne yapacağının yazılmış olduğunu söylerken. Rusya ve İran hakkında bu ayetlerin haber verici olduğunu da ekliyor. Okumak isteyenler için Türkçe; http://biblehub.com
Şimdi eklemek gerekirse; aslında kafaları karıştıran Gog ve Magog, anlam olarak belirli bir ulusa atfedilmiyor. Dünyanın dört bir yanından saldıracak olan uluslardır. Gog ve Magog genel manada, saldırmak için birleşeceklerdir. Hezekiel’de de saldırıyı gerçekleştirenler, Magog’lu Gog’un orduları olacak. Bunlar, tek bir ulustan olan değil, Armageddon’da saldırıya çalışan uluslardır. Hezekiel kitabındaki ifadelerde Magog ülkesinden Gog denilse de, toplanan kalabalıkların çoklu milletlerden olacakları da belirtilmiş olur. Ayrıca Magog kuzeyli barbarlarla ilişkilendirilir.
Ay Işığı Suyu – Halk İnançları
Türk halklarının inanışları, önceleri Gök Tengri’nin Güneş’in yıldızların, gezegenlerin ve Ay’ın iyi güçlere ait olmasına onay verirdi. Ancak, Ay tutulmaları gerçekleşirken , onu tutuklayan şer güçlerin ve varlıkların başında ayın şavkına mani olan kötü bir cin, bir Kara İye; ‘’Yelmauz’’ gelirdi.
Bu nedenle çeşitli gürültüler çıkarmak, göğe oklar , mızraklar fırlatmak gerekirdi, şifa verici bir Şaman, bir Kam, tinsel anlamda göğe çıkarken Ay ile ilgili kehanetlerde bulunurdu.
Çünkü Ay , daima, yeni ay veya dolunay evrelerinde kült odağı olmuştur. Eğer yılın ilk dolunayı KIZIL BİR HALE ile çevrelenirse, ve Ay tutulması olursa o yıl fazla kan döküleceğine, Hilal’in uçlarını aşağıya doğru imiş gibi kıvıran bir sis varsa havaların çok sert geçeceğine, çok fazla Ay tutulması olmuşsa, kıtlık ve felaketler yaşanacağına inanılır.
Ay ışığında bekletilmiş sularının bereketine duyulan güven tamdır. Paganlarda da durum farklı değildir ve uydumuz daima kutsal görülmüş bir ışık yaymaktadır.
Gün parlamadan önce, dolunay zamanı eğer rahatsızlığı veya türlü sıkıntıları bulunan kişi, bir kaynaktan su alarak Ay ışığında bekletse, bu suyun şifasını görebileceği inancı yaygındır. Ay altında tutulması gereken suların öyküsü ve uygulama alanları eski Orta ve Kuzey Avrupa halklarının inançlarına paraleldir.
Ay tutulması esnasında 4 ayrı Melek adı söylenir ve bakır bir tasta bekletilecek su hazırlanır, bu su celp etmek amacı ile aya sürekli bakılarak ve özel dualar okunarak da hazırlanmaktadır. Ayrıca Kamer-i Nuraniye adı verilen isimlerin dize halinde okunması, Ortadoğu ve Arap halklarında görülen, eski büyüsel işlemlere dahildir.
Eğer dolunay varsa sefere çıkmak adettendir, hastalıkların kimi zaman yeni doğan Ay’a kimi zaman dolunaya bakarak ve çeşitli ritüellerle, bazı maniler ve dualar eşliğinde uzaklaştırılacağı öngörülmekteydi. Tüm Ay- Güneş tutulmaları mistik ve ruhani içeriğe sahip bulunarak, bağışlanma ile, korunma dilenilmektedir.
Yelmauz, Rahu, Ketu
Yelmauz, Ay’ı basandır, Altay Tatarları Yalmavız, Sibirya Tatarları ise Yılmagus adı ile, Kazaklar Jalmauz – Celmavuz olarak adlandırırlar. Bu bet Yelmauz; karadır, karanlıktır. Onun kötü etkisinden korunmak için Ay tutulmalarında dua okunur, hayır dilenir.
Celmavuz ejderha veya yılana benzer bir hal alır , ağzı açılır, Ay’ı yutmak ister, onun, yusyuvarlak dolunaya doğru iştahla uzanan, kocaman bir ejder, bir kara güç odağı olduğu söylenir. Ay’a bekçilik eden kurtlar uyuduğu zaman Celmavuz ayı yemek için gelir, ancak bu şer ruh dahi, nedense gürültüden oldukça korkup rahatsız olmaktadır, kaçırmak için yapılan onca gürültü işe yarar, kurtlar uyanır ve Ay sonunda basılmaktan kurtulur.
1978 yılında keşfedilen ve bu varlığı betimleyen mağara resmi ise ilginçtir. Kafkasya/ Teşikle Dağ Boğazı Kaya Mezarı Kitabeleri’nin yedi ayrı mağarasından ilkinin duvarına kazılı olan resim; Ay, yıldızlar ve aslan kafalı yılan gövdeli uçan bir ejderhayı gösterir.
Bu figürün Ay basan veya Ay yutan ejderha Yelmauz’u tanımladığı belirtilmektedir. Mağaralar tamga, runik yazı, piktograflarla bezelidir, tarihi ise MS. II. yy.’a dayandırılmaktadır.
Yelmauz, Karaçay-Balkar mitolojisindeki canavarlar arasında Jelmauz ismi ile yer almıştır. Bir kahramanın kanatlı köpekleri demir dişli Jelmauz’a saldırmış, başı ise ona dişlerini geçiren bu köpeklerle Ay’a uçmuştu, tabi burada köpekler, Ay’ı ondan koruyorlardı, ama bazen uyuyup kalıyorlar ve böylece de Ay tutulması başlıyordu. Çünkü Jelmauz harekete geçiyor ve Ay’ı yutmaya çalışıyordu. (Ay Basan)
Bunun içindir ki, bilenlerin yaydığı olay yüzünden, Dünya’nın her yerindeki insanlar köpekleri uyandırmak için, davul, teneke çalmaya, ateş açmaya, bağırıp zıplamaya başlarlar. Böylece köpekler uyanır ve Ay’ı Jelmauz’un başının yemesinden kurtarırlar.
Cherokee’ler ; efsanevi bir Puma, İnka’lar bir Yılan, Çinli’ler bir Ejderha,Kuzey Avrupa halkları ve Norveçli’ler bir Kurt, Hintli’ler Rahu adlı bir şeytanın Ay’ saldırdığını düşünürlerdi,
19. Yy.’da Çin donanmasının tutulma esnasında ejderhayı kaçırmak üzere ananevi olarak süren top atışları yaptığı bilinmektedir.
Hint inançlarında bir yılan olan Rahu, Güneş’i veya Ay’ı yutmaya çalışarak tutulmalara yol açar. Tıpkı Karaçay-Balkar mitindeki bedensiz ejder kafası ile betimlenen Rahu’nun, ağzı açık bir şekilde, tam 8 kara tay ile yürütülen harp aracını sürdüğüne olan inancın paralelinde, Tibet’in Rahu’su, dokuz başlı bir yılandır.
Rahu, Hint Astrolojisinde yılanın başı, Ketu ise kuyruğudur.
Bunlar aslında karmik noktaların ifadesi olmakla birlikte, Güneş ve Ay eksenlerinin göklerdeki kesişim noktalarıdır.
Kuzey uç Rahu, Güney uç Ketu olur, Batı astrolojisi onları; “Kuzey Ay Düğümü” ve “Güney Ay Düğümü” diye adlandırmıştır.
Bu hayali kesişme noktaları, Hint astroloji sisteminde gezegen etkisi taşımaktadır ve Rahu bu denli önemlidir. Daima, yolculuk, kader, hırs, ani değişim, kararsızlık, rahatsızlık teknoloji, iletişimle ilgilidir. İddialı, macera sever, kurnaz, risk alan, duyarsız, çılgın, katı tutumlu, değişken ve maddecidir.
Chandra yani, Ay’ın duyguları ve zihni temsil eden enerjileri , tutulma anında, mutlaka bilinçaltımızda, zihnimizin ardında gizlenenlerin çabucak gözden geçirilmesini sağlayacak, ayrıca, algılarımızın açılmasını kolaylaştıracaktır, bu nedenle, önemli zaman dilimlerinden biri halinde değerlendirilebilir.