Dünyada paylaştıkça çoğalan iki şey vardır. Bilgi ve sevgi. Bilgi ve sevginin bu özelliğini iyi anlamak yaşam kalitemizi artırmamıza yardımcı olur. Sadece kendimizin mi? Hayır. İletişimde bulunduğumuz tüm insanların yaşam kalitesini artırmasına sebep olur. Değil midir ki hepimiz birbirimizin gelişimine katkıda bulunmak için varız. Üç tutkum var; öğrenmek (içselleştirerek uygulamak), anlatmak ve yazmak. Uygulamadığımız, paylaşmadığımız bilgiyi biliyor sayılmayız. Hamallığını yapıyor veya esaretinde yaşıyor sayılırız. Hazine sevgi ve bilginin kendisi ise; paylaşmak hazinenin anahtarıdır. Evet Siz de bu anahtarı kullanmaya ne dersiniz?
Der ki Rumi: ‘’Ve bunca zaman sonra bile, Güneş Dünyaya,
Asla ’’Bana borcun var.’’ dememiş.
Böyle bir sevgiyle neler olabileceğini düşünün.
Bu sevgi gökyüzünü bile aydınlatıyor.’’
Bilgimin ışığında yüreğimden akan kelimelerle çıktığımız Bireysel Marka Yolcuğumuzun; Ben ve Bütün Olmak Kararı, Misyon Çalışması, Vizyon Çalışması duraklarından sonra yakıt almak için durduğumuz ‘’Bireysel Marka Konumlandırması’’ durağındayız. Merhaba. Ve şimdi dakikada 1300-1800 kelime düşündüğünüz zihninizin koşu ayakkabılarını bırakmaya ne dersiniz?
Kişisel Marka Nedir?
Bireysel marka olmak statü sağlıyor, başarı ve mutluluk sağlıyor; itibar getiriyor. Bireysel Marka, kişinin yaşamda sahip olduğu her şeyle; özü, sözü, imajı ile hitap ettiği kitleye verdiği mesaj, yarattığı fark, kendine, işine ve ilişkilerine kattığı değerlere dayalı bir kimlik tanımlamasıdır. Bireysel marka; fark yaratandır, tanınan, takip edilendir. Fayda sağlar. Bireysel marka bireysel vaadinizdir. Bireysel Marka vaadinin arkasında durandır.
Vazgeçilemeyendir. Katma değer yaratma sürecidir. Öncelikle kendinizi ve özel farklılıklarınızı belirlemenize, sonra başarınızı bunlar üzerinden gerçekleştirmenizi sağlar. Markanız; yeteneklerinizin, değerlerinizin ve tutkularınızın ifadesi olur. Bireysel marka, sizin kendinize bir değer biçmenizi ve bu değeri başkalarının, dış dünyanın da görmesini sağlar. Kariyer için çok çalışmak ve doğru isler yapmak yeterli değil. Başarının yolu kendinizi bir marka olarak görüp, kendinizle ilgili algıları yönetmekten geçiyor. Kendimize odaklanmalı, içimizden çıkardığımız, sahip olduğumuz, geliştirdiğimiz özellikler ile güçlendirdiğimiz bir konumlandırma ile marka olmalıyız.
Marka konumu, hitap ettiğimiz kitleye aktif olarak iletilmesi gereken ve diğer insanlar arasındaki farkını gösteren marka kimliğinin ve değer önermesinin bir parçasıdır.
Hepimiz seçilen olmak isteriz. Tercih edilen olmak isteriz. Hangi farklı yanımızla? Fark yaratmak, farklı olmak değil, değer yaratmaktır. Fark yaratan insanlar ‘’daha iyinin’’ var olduğuna inan insanlardır. Kişisel markanızı yaratmak farklılaşmakla, farklılığa değer katmakla ve insanların sizi nasıl algılayacağını yönetmekle mümkün. Bireysel Marka Yolculuğumuzda; oluşturmak istediğimiz marka mesajımızın ilk odak noktası, ne kadar özel olduğumuz olmalıdır. Amaç önce kendimize; sonra hitap ettiğiniz kimselere marka değerimizin kalitesinin farkına vardırmaktır.
Konumlandırma zihinde pencere açma sistemidir. Hiç bir şey ona yüklediğiniz değerden farklı bir değere sahip değildir. Markamıza bizim yüklediğimiz değer nedir? Kendi zihnimizdeki konumumuzu; Hitap ettiğimiz kitlenin zihnindeki mevcut konumu sorgulamalıyız. Sizin hayattaki konumunuz nedir? Evde, işte, sosyal hayatınızda. En iyi hangi yanınızla fark yaratıyorsunuz? Kendi konumunuzu tek bir kavramla özetleyebilir misiniz? Sonrada kariyerinizi o konumu oturtacak ve ondan faydalanacak şekilde yönetebilir misiniz? Kendinize dışarıdan baktığınızda bütününün içinde ki konumunuz nedir? Hangi konumu istiyorsunuz? Hitap ettiğiniz kitlenin ihtiyacı nedir? Hangi özellikleriniz diğer insanlardan sizi farklılaştıracak? Ana hitap ettiğiniz kitle kimdir? İkinci hedef kitle kimdir? Konumunuzu kalıcı kılabilir misiniz?
Konumlandırma, belirlemektir. Marka konumu, markanın hitap etmek istediğiniz zihinlerde yer etmesini istediğimiz konumdur. Markanın imajı nasıl algılandığı ile ilgiliyken; markanın konumu nasıl algılanmak istediğidir. Konumlandırma, güçlü bir marka oluşturmanın ve tercih edilen olmanın ana omurgasıdır. Kendimizin ve başkalarının zihninde markanız için belirgin bir yerin ayrılmasıdır. Bu yerde markanızın stratejik mesajları bulunmaktadır. Zihinde aldığınız yer, diğer bireysel marka yolcularının bulunduğu yerden farklı ve ayırt edici bir konumda olmalıdır. Kısaca konumlandırma, insanların markanızı anımsadığında aklına gelmesini istediğiniz mesajların bütünüdür.
İlk adım kendimizle yüzleşmek, kendimizi ve markamızı konumlandırmak istediğimiz kitleyi tanımak. Hangi konuda en iyi olduğumuzun cevabını verip; uzun vadede oturtacağınız konumu bulup çıkarmaktır. Henry Mintzberg’in de dediği gibi ‘’Strateji planlamanın sonucu değildir. Tam aksine, planlamanın başlangıç noktasıdır.’’ Stratejilerin isabetli, hedefe götüren, amaca hizmet eden aynı zamanda bu zamanın ruhunu yansıtması, yeni nesil ve yeni dünyanın koşullarına ayak uydurması gerekir. İletişim bombardımanı altındaki toplumumuzda fark edilmenin yolu insanların zihninde eşsiz bir konum yaratmaktan geçiyor.
Bireysel Marka Konumlandırma Basamaklarımız
1. Basamağımız; SWOT Analizi
SWOT analizi size zihinlerde Marka Konumlandırması yaparken birinci basamağımızdır. Bu analizi yapmak, size kendinizle ilgili kilit bilgiyi sağlayacak. Karşı karşıya olduğunuz fırsat ve tehditler kadar, güçlü ve zayıf yönleriniz için de bir çerçeve çizer. Güçlü yönlerinize odaklanabilir, zayıf yönlerinizi minimize edebilir, fırsatların size sağlayacağı avantajları kullanabilir ve karşınıza çıkması muhtemel tehditlere karşı önlem almanızı kolaylaştırabilir.
SWOT, dört sözcüğün baş harflerinden oluşturulan bir sözcüktür:
S = Strengths (Güçlü yönler),
W = Weaknesses (Zayıf yönler)
O = Opportunities (Fırsatlar),
T = Threats (Tehditler)
Güçlü Yönler: Diğerlerinin sahip olmadığı ne gibi avantajlarınız var? (Yetenekler, beceriler, sertifikalar, eğitimler, bağlantılar …)
Neyi diğerlerinden daha iyi yapıyorsunuz?
Ne gibi kişisel kaynaklara ulaşabilirsiniz?
Etrafınızdaki kişilere göre güçlü yönleriniz hangileri?
En gururlandığınız başarılarınız nelerdir?
Diğer kişilerin sizin kadar önem vermediği değerleriniz nelerdir?
Zayıf Yönler: İyi yapamadığınızı düşündüğünüz için yapmaktan kaçındığınız işler hangileri?
Etrafınızdaki kişilere göre sizin zayıf yönleriniz hangileri olabilir?
Aldığınız eğitimler arasından uygulayamadıklarınız var mı? Varsa kendinizi nerede eksik hissediyorsunuz?
Olumsuz iş alışkanlıklarınız nelerdir? (Örneğin, işe sık sık geç kalır mısınız, masanız dağınık mıdır, stresle baş edemediğiniz oluyor mu? Vs…)
Yaptığınız iş açısından sizi zor durumda bırakan kişisel özellikleriniz var mı?
Fırsatlar: İşinizi kolaylaştıracak yeni bir teknoloji var mı?
Sektörünüz gelişiyor mu? Eğer öyleyse, bu durumu şu anki hitap ettiğiniz kitlede nasıl kendi avantajınıza kullanabilirsiniz?
Size yardımı olacak veya yol gösterecek kişilerle bağlantınız var mı?
Şirketinizdeki yönetimsel alışkanlıkları kendi avantajınıza nasıl kullanabilirsiniz?
Rakiplerinizin yapmakta zorlandığı şeyler varsa, bunları kendi avantajınıza çevirebilir misiniz?
Sektörünüzde veya şirketinizde diğerlerinin dolduramadığı bir boşluk var mı?
Şikayet edilen bir soruna yaratıcı bir çözüm bulabilme potansiyeliniz nedir?
Tehditler: İş yerinde ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz?
Sizinle rekabet etmeye çalışan bir iş arkadaşınız var mı?
İşinizin veya rolünüzün gerektirdiği beceriler değişebilir mi?
Değişen teknoloji pozisyonunuz için bir tehdit olabilir mi?
Zayıf yönleriniz sizin için ciddi bir tehdit oluşturabilir mi?
2. Farklılaştırma ve Destekleyici Noktaları belirlemeliyiz.
Bireysel markanızın hitap ettiğiniz kitleye getireceği değer önermesinin diğer bireylerden farklı olması gerekir. Neden hitap edeceğiniz kitle diğerlerinin değil de sizi tercih etmeliler? Güçlü bir farklılaştırma, marka konumlandırmasında sizi benzersiz bir konuma yerleştirecektir. O yüzden bu nokta üzerinde özellikle durmalısınız. Neden insanlar sizin odaklandığınız hizmet kapsamında en iyisi, en kalitelisi olduğuna inanmalıdır? İddianızı destekleyecek hangi yararları, özellikleri sunabiliyorsunuz? Kısacası, neden insanlar size inansınlar? Tercih edilip, fark yaratabilmek için, iddianızı güçlendirecek ve öne çıkarmak isteyeceğiniz en güçlü üç-dört noktayı belirlemelisiniz.
3. Basamağımız; Odaklanmak, Az Aslında Daha Çoktur Felsefesi
Odaklanırsanız, rakiplerinizden sıyrılırsınız.
Odaklanırsanız, uzmanlaşırsınız.
Odaklanırsanız, güçlenirsiniz.
Seçilmeniz için güçlü bir neden sunar. Anlamla başlayan bir yolculuktur aslında… İletişimde az aslında daha çoktur. En etkin hangi farklı yanınla insanların zihninde kendini konumlandırmak istiyorsun? Güçlü yanlarınıza odaklanın. Kişisel marka yaptığı ana işe ne kadar odaklanırsa ve gelişim stratejisini bu odaklanmaya göre belirlerse, o profesyonel kendi spesifik iş alanında uzmanlığı, bilinirliği, kabul görürlüğü ve gelişimi ile başarıya ulaşma ihtimalini o oranda arttırır. Çünkü her işi yapan kişi aslında pek bir şey yapmıyordur bir diğer deyişle her işi biraz yapıyordur buda eksik kalmasını ve kendini tamamlayamamasına yol açar. İş dünyasında kişisel markanın gücü odaklandığı ana işi kadardır.
Hedef kitlenin karşısına ne kadar farklı ve çok mesajla giderseniz, mesajınızın insanların zihninde yer etme şansı da o kadar azalır. Mesajınıza oldukça net ve stratejik odaklanarak düzenlemelisiniz. Mesajınızda farklılaştığınız noktaya odaklanmak marka iletişiminizi son derece güçlü kılacaktır.
Haruki Murakami der ki ‘’Odaklanma yetisinden yoksun bir yaşam, gözler açıkken hiç bir şey görememekten farksızdır.’’ Odaklanmak görmeyi ve görülmeyi sağlıyor. Ortada çok fazla mesaj olunca, iletişim kanallarımız o kadar çok meşgul oluyor ki tüm mesajların sadece küçücük bir parçası yerine ulaşıyor. Üstelik bunlar mutlaka önemli parçalar da olmuyor. Başarı için odaklanma şart. Ancak tek başına yeterli değil… Başarı için isabetli odaklanma stratejisi izlemek gerekiyor.
Odaklanmak İyi Bir Strateji midir?
Bu konuyla ilgili Emerson der ki ’’Hiç bir buhar ya da gaz sıkıştırılmadan bir güç oluşturmaz. Hiçbir nehir tünellerden geçmeden ışığa ve enerjiye dönüşmez. Hiç bir hayat odaklanmadan, adanmadan ve disipline olmadan gelişemez.’’
Odağınız nerede; enerjiniz orada. Odaklandığınızda kendinizi daha hızlı geliştirirsiniz. Odaklanamadığınızda enerjinizi akıtamazsınız; enerjinizi akıtamadığınızda; isteğiniz beslenemez ve başarıya ulaşamazsınız. Birçok şeye aynı anda odaklanmaya çalıştığınızda enerjiniz, iş gücünüz, kaynağınız dağılmış oluyor. Bilgi birikiminiz parça parça oluyor. Toplamdaki etkisi zayıflıyor.
Bir profesyonel/kişisel marka yaptığı ana işe ne kadar odaklanırsa ve gelişim stratejisini bu odaklanmaya göre belirlerse, o profesyonel kendi spesifik iş alanında uzmanlığı, bilinirliği, kabul görürlüğü ve gelişimi ile başarıya ulaşma ihtimalini o oranda arttırır. Bir başka deyişle kişisel markanın gücü odaklandığı ana işi kadardır. Bireysel marka yaptığı işe ne kadar odaklanırsa başarılı olma ihtimali o kadar artar.
Malcolm Gladwell 10. 000 saat kuramına göre bir insanın bir işte uzman olarak sayılabilmesi için o konuda 10.000 saat çalışmış olması gerekiyor. Bu şekilde ancak bir işte uzmanlaşmış olur diyor bu kurama bakılırsa, Günde 10 saat tek o işle uğraşsak, 33 ay’a denk geliyor. Şimdi dönüp kendimize bir soralım biz uzman mıyız?
4. Her Şey Olmayalım, Asıl Fedakarlık Konumlandırmadır.
Porter der ki: ’’Stratejinin temel prensibi kesinlikle yapılmayacakları belirlemektir.’’ Tüm insanlar her şey olmaya çalışıyorlar. Herkes her şey olamaz veya her şeyden biraz olur… Konumlandırma stratejik markalaşmanın beynidir ve tercih edilen olma avantajınızdır. Konumlandırmanın en zor yanı şapkanızı asacağınız o tek ve belirli konumu bulmaktır. Her Konumlandırma Bir Vazgeçiştir!
5. Basamağımız; İlk, Öncü Olmak
Zihinlere girmenin kolay yolu öncelikle ilk olmaktır. En iyi olmak iyidir. Ama ilk olmak daha iyidir. Bu ilkenin doğruluğunu kendinize birkaç soru sorarak kanıtlayabilirsiniz. Ayda yürüyen ilk insanın adı nedir? Neil Armstrong, tabii. Peki, ikinci insanın adı nedir? Dünyadaki en yüksek dağın adı nedir? Himalayalar’ daki Everest Dağı değil mi? Dünyada ki ikinci en yüksek dağın adı nedir? Mesajı zihinde sabitlemek için ihtiyacınız olan ilk şey masum bir zihin. Henüz başka birinin markasıyla işgal edilmemiş bir zihin.
6. Basamağımız; Başarısızlık Başarmanın Basamağıdır.
Risk alın. Hata yapın. Yeni dünya hata ile ilgilenmiyor; hataları nasıl dönüştürdüğünüzle ilgileniyor. Yapmaya değer her şey berbat yapılmaya da değerdir. Eğer yapılmaya değmeyecek bir şeyse zaten hiç yapmamış olmanız gerekirdi. Diğer yandan, eğer yapılmaya değerse ve siz onu mükemmel şekilde yapabileceğiniz zamana kadar beklerseniz, asla yapmama riskiyle karşı karşıya kalırsınız. Hatalar, ders çıkartmak için en iyi öğrenim yöntemleridir. Pek çok kez dener ve bazen başarırsınız. İnsanlar topu 134 denemede 96 kez isabet ettiren Ty Cobb’u hatırlıyorlar. Ama 53 denemede 51 kez isabet ettiren Max Carey’i unuttular. Gelmiş geçmiş en iyi jokey olan Eddie Arcaro, ilk yarışını kazanmadan önce 250 kez üst üste kaybetmişti. Winston Churchill’in de net bir şekilde ifade ettiği gibi ‘’Başarı, bir başarısızlıktan diğerine isteğini kaybetmeden gidebilme yeteneğidir.’’
7. En İyileri Seç
” Yıldızların peşinden git” der Emerson. Ve bir kurumda çalışıyorsak toplumda her şeyden önce çalıştığımız kurumla kendimizi konumlandırıyoruz. Kurumun veya bir arada bulunduğunuzun bireylerin gücü önemli. Toplumda içinde olduğumuz bütünün markası; bizim marka konumlandırmamızı etkilemektedir. İçinde olacağımız bütünü, seçeneklerimiz kapsamında seçebilmeliyiz. İçinde bulunduğumuz bütününün gücüne paralel marka değerimiz artar veya yok olur.
Mesela iki tip insan iş aramaya gelir. Bir tanesi uzmanlığından aşırı övünç duymaktadır. Sık sık ‘’Bana burada gerçekten ihtiyacınız var. Benim uzmanlık alanımda zayıfsınız ‘’der. Diğer tip insan ise ‘’Benim uzmanlık alanımda güçlüsünüz. Harika iş çıkarıyorsunuz. Ben de en iyiyle çalışmak istiyorum’’ der. İkinci kişinin yaklaşımında olduğu gibi markamızı konumlandırırken; marka değerimizi artırmak için en iyileri seçebilmek önemli.
8. Referans Çevresinin Farkında Olmalıyız
9. Bütünsel Bir Bakış Sonsuzluğunda Değişim ve Gelişim
Değişim zaman okyanusunda bir dalga gibidir. Kısa vadede dalgalar çalkantı ve kafa karışıklığı yaratır. Uzun vadede alt akıntılar daha önemlidir. Değişimle başa çıkabilmek için uzun menzilli bir bakış açısı benimsemelisiniz. Temel işinizi belirleyip ona tutunmalısınız. Diğer bir deyişle dümen her yeni dalgayı karşılayacak şekilde döndürmek yerine, burnunu doğru yöne çevirmesi gerekir.
Bireysel markalarını yöneten bireyler sürekli yeni stratejiler geliştirirler. Strateji geliştirmek, odaklanmayı gerektirse de, bu odaklanma bir fotoğraf makinesinin odaklanmasında olduğu gibi zamanı donduran bir anlayışla yapılmamalıdır. Bu nedenle her stratejinin zamanın şartlarına uyum göstermesi gerekir. Zihinsel katılık başarılı konumlandırmaya engeldir. Bu yüzden İsabetli Stratejik Odaklanma aktif olmayı gerektirir. İsabetli strateji odaklanma donmak ya da durmak, bir fikre yapışıp kalmak demek değildir. Stratejilerin isabetli, hedefe götüren, amaca hizmet eden aynı zamanda bu zamanın ruhunu yansıtması, yeni nesil ve yeni dünyanın koşullarına ayak uydurması gerekmektedir. Bir şirketin başarılı olması için odaklanması gerekir ama odaklanmak aynı zamanda değişimi ıskalamak gibi bir tehdidi de beraberinde getirir.
Henry Mintzberg, çok kesin stratejilerin at gözlükleri gibi olduğunu ve fazla odaklanmanın bireyi yenilikçilikten uzaklaştırdığını söyler. Mintzberg’e göre strateji geliştirme, uygulama aşamasında da devam etmelidir. Değişen dünya, stratejinin değişmesini ve bireyin da sürekli öğrenmesini zorunlu kılar. Planlama ve uygulama arasındaki ilişki gerçek zamanlı olmalıdır. Aynı anlayışla, Costas Markides de ‘’Strateji geliştirmenin, sürekli devam eden ve yolculuk boyunca bireyin kendisini yeniden yapılandırması gereken bir süreç olduğunu’’ söyler.
Hem stratejilerine bağlı kalan hem de kendilerini yenileyen markasını yöneten bireylerin bazı özellikleri var.
a. Stratejik planlama ve uygulamayı eş zamanlı bir ilişki içinde ele alırlar.
b. Strateji geliştirme ve uygulama arasında; geri bildirim, durumu tekrar değerlendirme, karar alma, stratejiyi gözden geçirme sürecini canlı tutarlar.
c. Öğrenen birey olmak özelliğini temel yetkinlik olarak görürler.
Konumlandırma durağındaki buluşmamızın son kelimelerine doğru gelirken; tekrar hatırlatmak istediğim nokta; eğer bizler markalaşma sürecimizde konumlandırmamızı yapmaz isek bireysel marka yolcuğumuzu tamamlayamayız. Konumlandırma olmadığında insanların zihninde bir yer ya da bir değer yaratamayız. Bu yüzden markamızı konumlandırmak bireysel marka yolculuğumuzun ana yakıt durağını oluşturmaktadır. Sonunda marka konumunuza güvendiğinizde ve onu kucaklamak için kendinize izin verdiğinizde, kendinizi marka değerinizle dans ederken bulacaksınız.
Ben insanın sevgi ve barış konusundaki potansiyeline inanıyorum. Her birimizin içinde, hiç dokunulmamış, dev bir yetenek rezervi olduğunu düşünüyorum. Bizler bireysel potansiyelimizi fark ettiğimizde kendimizi ve çevremizi de aydınlatmış oluruz. Bilgi ve sevginizin ışığında, kendinizi keşfedip; en güçlü farklı yanınıza değer katıp insanların zihninde markanızı konumlandırarak yol aldığınız Bireysel Marka Yolculuğunuzun bir sonraki durağı ‘’İmaj Yönetimi’’nde buluşmak dileğiyle.
Herkes gibi olmak kolaydır. Kendin ol. Her şey olma. Çünkü her şey olamazsın. Sadece her şey olduğunu zannedersin. Veya her şeyden biraz olursun. Kendini keşfet, fark et, odaklan, hitap ettiğin kitleyi tanı, kendini en güçlü ve farklı yanınla konumla, konumunun etkisini yönet, fark yarat ve zamansız OL. Çünkü Sizden bir tane var. Sen Bireysel Markasın…
Dostça kalın…