Ruhumuz evrenle her an iletişimde. Düşüncelerimiz, duygularımız, sözlerimiz ve varlığımız dalgalar halinde karışır yaşam deryasına. Kuşlarla, böceklerle, çiçeklerle, ağaçlarla ve tüm canlılarla yaşamın her anında iletişimimiz sürer. Yerde ve gökte ahenkle etkileşimimiz sonsuz.
Ruhumuzun ihtiyacı her neyse ve neyi arıyorsak, yolumuza aradığımız çıkar. Her karşılaşma bizim davetimizledir. Her deneyim bir şeyler öğretir. İnsan her anıyla deneyimleyen ve izleyen. İnsan her anıyla öğrenerek, unuttuğunu yeniden hatırlayan. İnsan bu sonsuz yolculuğa özgür iradesiyle vaatleri için çıkan.
Hiç düşünmez misin? Nedir evrensel kimliğin? Ruhsal farkındalık yolculuğunda sen neredesin? Bu yaşamı neden seçtin? Dünyevi yaşam deneyimlerin sana neler öğretti? Hangi vaatlerini hatırladın? Bilginin peşinden gitmek için çabaladın mı? Kadim geçmişine hiç yolculuk yaptın mı? Geçmişi okuyup bugüne gözlerini açtın mı? Peki şimdi uyanıp hakikatle yüzleşmeye hazır mısın? Öyleyse sor kendine… Derin uykundan ne vakit uyanacaksın?
Ezoterik ve mistik öğretiler şunu anlamamıza katkı sağlar; Makro Kozmoz denilen yukarıda her ne varsa, Mikro Kozmoz’da yani aşağıda da o vardır. Nice âlemler birbiriyle iç içe geçmiş halde karşımızdadır. Yaratılışın yaşam enerjisi varoluşun her zerresinde bulunur. Bu enerji tüm hücrelerimizle bizimledir. Bizler birer âlem olmuş karışmışız yaşam deryasına. Bu ne muhteşemdir ki hayran kalmamak elde değil.
Algılarına efendi olanlar, ruhsal farkındalığını güçlü tutanlar. Onlar yüksek titreşimde duygularıyla enerjisini her an korumaya çalışanlar. Korku, nefret, öfke, çersizlik, umutsuzluk gibi düşük titreşimde duygular değildir tutundukları. Onlar sevgi, hoşgörü, şefkat, umut ve iyimserlik duygularıyla yolculuğu aydınlık olanlar. Bil ki, farkındalık önce kendinde başlar. Öz varlığının, bilincinin, duygularının, düşüncelerinin ve tüm deneyimlerinin farkında olmak gücünü elinde tutmaktır. Düşünmek, hissetmek ve deneyimlemek ahenkle dans etmektir yaşamla.
Yaşama zihninle değil yüreğinle tutunmak ne büyük bir özgürlük. Yaşama bakış açın değiştikçe, yaşamı algılayış tarzın değişir. Her insan ruhsal yolculuğunu özgür iradesiyle seçendir. Her ruhun farkındalık yolcuğu kendinedir. Değişim ruhun özünde başlar. Ruhun farkındalık yolculuğuyla yaratımları tüm yaşamını etkiler. Ruhsal farkındalıkla gelen değişim tüm canlılarla etkileşimini, doğayı, evreni ve tüm varoluşu algılayışını değiştirir. Yaşamla uyum ve dengeyi ebedi yakalamaktır bu. Yaşamla uyum ve dengeyi yakalayanlar, hiçbir şeye tutunmadan yolculuğunu sürdürenlerdir. Tüm kalıpların dışına çıkan, ön yargılarından kurtulan, yaşamı sorgulayan ve tutkuyla bilginin peşinden gidenlerdir onlar.
Hepimiz yaşama farklı pencerelerden bakarız. Her birimizin yaşam deneyimleri ayrıdır. Her birimizin ruhsal farkındalık düzeyi de elbette farklı. Birbirimize zorla öğretemeyiz hakikati. Her ruh; beden ve zihin algısıyla ancak hazır olduğu kadarını görür, bilir ve hisseder. Evrenin sonsuz varoluş deryasında, her ruh kendi titreşim düzeyiyle yolculuğunda olandır. Her ruh bilincinde saklı hakikati arzu ederse okuyandır.
Öyleyse OKU! Varoluşun gizemi serilmiş apaçık önüne. Kararlılıkla oku. Üstü örtülmüş nice gerçeklerin. Kalp gözünle okursan kaldırır tüm örtülerini… Uyanmışsa zihnin o derin uykudan. Geceyle gündüzün yoktur bir farkı. Gezer nice âlemleri öz varlığın hür.
Öyleyse OKU! Ne söyler kadim bilgiler. Hangi sırlar saklanmış satır aralarına, gönül gözünle bir daha oku. Sözcüklerin enginliğinde oysa ne cevherler saklı. Aldanma her gördüğünü sandığın çarpıtılmış olana. Görünmeyende ara asıl hakikati… Sana neler neler fısıldar. Bir daha OKU! Dal derinlerine bilinçaltının, orada ne bilgiler saklı. Önce sende olanı OKU!
Her devrin kazanımları ve bizden aldıkları ayrı
Zaman sermiş önümüze sere serpe her ayrıntıyı
Kimileri illüzyonu görür
Kimileri de illüzyonun ardını
Açılmış perdeler bir kere
Gören ve bilen her yerde
Bilgi inceden inceye yaşamın her zerresine gizlenmiş
Hak eden hak ettiği kadarını alabilsin diye
Kim neyi ararsa, onu bulur hakkınca
İşin sırrı tam da burada
Bilgi pınarlarından oluk oluk fışkırır hakikat
Kimileri bilginin peşinde
Kimileri egosunun ardına takılmış biçare
Aralanmış perdeler
Görünür olmuş tüm sırlar zaman sahnesinde
Hakikati arayana tüm bilinmeyenler ortada
Gizem kapılarının ardından sızan ışık
Aydınlatmış puslu nice yolları
Gören gözler uyanmış, seyreyler kurguları
Perdelenmişse gözler nafile…
Görünen de bilinen de nasibince
Serilmiş önümüze kendi rolleriyle niceleri
Bütün çehreler ayna olur yansıtır cevherini
Küçülmüş âlem girmiş beden kafesine
Her tohum kendi çiçeğini açar göz alan rengiyle
Kadim bilgilerin sabırla izini sürenler
Hatırlayanlardır tüm vaatlerini
Onlar, o derin uykusundan uyanıp
Ruhsal farkındalık yolculuğunu
Bilgelikle sürdürenlerdir ebedi
Sınırlayanlarsa algı duvarlarını
Önüne çıksa da nice bilgi pınarı
Öylece yanından geçip gidenlerdir ne yazık ki…
Şenay Zuhur
www.senayzuhur.com